ÇOCUKLARA SATILMAZ !
AMA GÜN BOYU ÇOCUK İŞÇİLER
ONU ELLERİYLE SÜRER,CİĞERLERİNE ÇEKER!
HERKESİN BİLDİĞİ SIR: AYAKKABI İŞ KOLUNDA KİMYASAL TEHLİKELER
Çocuk Emeği
Türkiye Eylül ayında sayacıların
ülkenin farklı kentlerindeki eylemlerine sahne oldu. 5 Eylül’de Adana’da ücret artışı
ve çalışma sürelerinin kısaltılması talebiyle başlayan eylemler ana akım
medyada kendine fazla yer bulamadı. Ancak eylemler saya imalathanelerinin
yaygın olduğu İstanbul, İzmir, Konya ve Antep gibi illere sıçradı ve binlerce
işçinin katıldığı bir “işkolu direnişi”ne dönüştü (Durmaz, 2017).(2) Eylemlerde
saya atölyelerinde çalışan çocuk işçiler de yer aldılar. Sayanın Çocuk
Eylemcileri, Çocuk İşçileri Sayacılık işkolunda kaç çocuk işçinin çalıştığına
ilişkin kesin bir sayı bulunmamaktadır.
Kayıt dışılığın ve fason
üretimin yaygın olduğu sektörde saya atölyelerinin, saya işçilerinin sayı- sını
belirlemek olanaklı değildir. Ancak kent düzeyinde yerel kaynaklara dayalı
çeşitli tahminler yapılmaktadır. Sayacıların İzmir’deki eylemlerini yakından izleyen
gazeteci Metehan Ud , Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi’ndeki hemen hemen her
atölyede çocuk işçi bulunduğunu ve site genelinde yüzlerce çocuk işçinin
çalıştığını belirtmektedir. Hak İnisiyatifi’nin yerel kaynaklara dayandırdığı tahminlerine
göre sadece Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesinde çalışan çocuk işçi sayısı 5 bine yakındır.
Bu sayı sitedeki saya işçilerinin (45 bin kişi olduğu tahmin edilmektedir)
yaklaşık %11’ine denk gelmektedir. Bu oran sektördeki çocuk işçi yoğunluğunu
göstermesi açısından önemli bir göstergedir.
Gazete haberleri, eylem
görüntüleri ve saya işçilerini konu edinen belgeseller İzmir’deki bu tablonun
diğer kentlerle önemli ölçüde benzeştiğini göstermektedir. Saya atölyelerinde
çocuklar, çok küçük yaşlardan itibaren, havasız ve kapalı ortamlarında,
sağlıksız koşullarda çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu durum çocuk işçilerin
sağlığı açısından son derece tehlikelidir. Bu tehlikelerin belki de en
önemlisi, insan sağlığını tehdit eder bir yoğunluğa ulaşan kimyasallardır.
Herkesin Bildiği Sır: Saya İşkolunda Kimyasal Tehlikeler Türkiye’de ayakkabı
imalatında ağırlıklı olarak geleneksel üretim yöntemi kullanılmakta olup
sektörde, küçük ve orta ölçekli imalathaneler Saya Atölyesinde Çocuk İşçi
Olmak: Zehirle İç İçe, Uykuya Hasret Nail DERTLİ (*) * Dr., Fişek Enstitüsü
Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü çoğunluktadır (Hak
İnisiyatifi, 2017; Gökkaya Akyol, 2016). Bu imalathanelerde işçiler gürültülü
ortamlarda, yetersiz aydınlatma koşullarında, periyodik kontrolleri yapılmayan
/ koruyucu ekipmanları olmayan makinalarla, düzensiz ve kirli bir ortamda
çalışmaktadırlar (Gökkaya Akyol, 2016).
Atölyeler genellikle yeterli
havalandırması bulunmayan kapalı çalışma ortamlarıdır. İşyerlerinde çalışanlar
için kişisel koruyucu donanım (KKD) çoğunlukla sağlanmamaktadır ve KKD
kullanımı son derece sınırlıdır. Saya atölyelerinde işçi sağlığı açısından
tehlike oluşturan solvent bazlı kimyasallar da oldukça yaygın kullanılmaktadır.
Nilay Gökkaya Akyol’un (2016) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde
yazdığı “Ayakkabı İmalatı Yapılan İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği
Risklerinin Tespiti ve Kimyasal Maruziyetin Belirlenmesi” başlıklı uzmanlık
tezi, bu kimyasalların çalışma ortamlarındaki yoğunluğunun insan sağlığını
tehdit eder düzeyde olduğunu ortaya koyması bakımından son derece önemlidir.
Çalışma her ne kadar Ankara’daki küçük ve orta ölçekli dokuz ayakkabı
imalathanesinde yürütülmüşse de ortaya koyduğu çalışma koşulları ve atölyelerin
niteliği, Türkiye’deki imalathane ve atölyelerin modeli niteliğindedir. Bu
araştırmanın bulgularının sektör ortalamasını yansıttığı rahatlıkla
söylenebilir. Ayrıca tez, bakanlığa bağlı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü bünyesinde yazılmış ve aralarında kurumun genel müdür ve genel müdür
yardımcılarının da yer aldığı bir jüri tarafından kabul edilmiştir. Bakanlık
tezi, internet sitesinden de kullanıma açmıştır.
Dolayısıyla aşağıda tezden
alıntı yaparak ortaya koyacağımız tablo, başta bakanlık olmak üzere devlet ve
ilgili kuruluşlar için bir sır olmaktan çıkmıştır. Nilay Gökkaya Akyol, uzmanlık tezi kapsamında Ankara’da farklı
büyüklükteki işyerlerinde çeşitli kimyasal maddelere ilişkin ölçümler
yapmıştır. Bu imalathanelerin saya, montaj ve finisaj bölümlerinde çalışanların
kullanılan kimyasallara maruz kalma düzeylerini kimyasal maddelerin ölçümü ile
tespit etmiştir.
Maruziyet düzeyleri ölçülen
kimyasallar arasında benzen, n-hekzan, toluen, etilbenzen, etil
asetat, aseton, metil etil keton (MEK) yer almaktadır. Aşağıda saya
atölyelerindeki çalışma koşulları hakkında fikir vermesi açısından iki
tehlikeli kimyasala (benzen ve n-hekzan) ilişkin Gökkaya Akyol’un tespit ettiği
ölçüm değerlerine yer verilmiştir.
Bu kimyasallardan, benzen, birinci dereceden kanserojen bir
kimyasaldır ve yüksek dozlarda maruziyet durumunda lösemiye ve aplastik
anemiye (kemik iliğinin yeterince üretilememesi) yol açmaktadır (Karadağ,
2005).
N-hekzan ise sinir liflerine zarar vererek n-hekzan
nöropatisi olarak nitelenen meslek
hastalığına yol açmaktadır (Cantürk ve diğerleri, 2010). Grafik 1 ve 2,
araştırmaya katılan işyerlerinin saya bölümlerinde tespit ÇALIŞMA ORTAMI Ekim -
Kasım - Aralık 2017 11 Çocuk Emeği edilen benzen ve n-hekzan kimyasallarına
ilişkin ölçülen değerler ile ulusal mevzuatta belirlenen sınır değerleri
birlikte göstermektedir (İşyerleri harflerle gösterilmiştir). Bu grafikler
incelenirken, her iki kimyasala ilişkin ulusal mevzuatta belirlenen eşik sınır
değerin, pek çok ülkede uygulanan eşik sınır değerlerden daha yüksek olduğunu
(Türkiye’deki işçilerin yasal olarak maruz kalabilecekleri kimyasal madde
yoğunluğunun daha yüksek olduğunu) göz önünde bulundurmakta yarar vardır.
Örneğin, benzen için eşik sınır
değer (mg/m³) Almanya’da 1.9, İsveç’te 1.5, İsviçre’de ve İsrail’de 1.6’dır.
Grafik 1 ve 2’de görüldüğü gibi işyerlerinde benzen ve n-hekzan maruziyeti,
ulusal mevzuatla belirlenen eşik sınır değerlerin çok üzerindedir. Benzen
yoğunluğu açısından sadece tek bir işyeri, n-hekzan yoğunluğu açısından da iki
işyeri referans sınır değerin altındadır. Başka bir ifadeyle, kimyasalların
ulusal mevzuatta izin verilen sınır değerin altında olduğu işyerleri seyrektir.
İşyerlerinin tamamına yakınında kimyasalların yoğunluğu
eşik sınır değerin çok üzerindedir.
Bazı işyerlerinde eşik sınır
değerin 10 kat üzerine çıkılmıştır. Bu değerler pek çok ülke mevzuatında kısa
süreli maruziyet için belirlenen eşik sınır değerlerin bile üzerindedir.
Örneğin, benzen için söz konusu eşik sınır değer (mg/m³) Almanya’da 15.2,
İsveç’te 9, Kanada’da 15.5 ve Avusturya’da 12.8dir.(4) İstihdam Koşulları
Durumu Daha da Ağırlaştırmaktadır Yalnızca bu ölçüm sonuçları bile saya
atölyelerinde çalışanların karşı karşıya kaldığı kimyasal tehlikenin
boyutlarını göstermesi açısından dehşet vericidir. Ancak durum üç sebeple bu grafiklerin ortaya koyduğundan çok daha kötüdür.
Birincisi, referans sınır
değerler 8 saatlik çalışma süresi gözetilerek belirlenmektedir. Yani üst sınır
belirlenirken 8 saatlik çalışma ve maruziyet süresi temel alınmaktadır. Oysaki,
iş kolundaki çalışma süreleri bunun çok üzerindedir. Günlük 10-12 saatlik
çalışma süresi sektörün ortalamasıdır. Bu durum sadece yetişkin işçiler
açısından değil çocuk işçiler için de geçerlidir. Kimi zaman bu süre 15 saate
kadar uzayabilmektedir. Bazı atölyelerde çalışanların geceleri işyerinde uyumak
durumunda kaldığı görülmektedir. Bu durumda kimyasala maruz kalma bütün bir
güne yayılmaktadır. 60 yaşındaki atölye sahibi Cumali Can’ın şu sözleri
sektördeki uzun mesai saatlerini özetlemektedir (Hak İnisiyatifi, 2017: 8):
“Çalışma saatimiz yok. Elimizdeki işi bitirmeye yönelik çalışıyoruz. Uzun
çalışma saatleri nedeniyle gece atölyede kalan işçi sayısı hayli fazla.
Haftanın 6 günü çalışıyoruz ve evimize gidemediğimiz günler oluyor.” Bir başka
saya ustası bazı işyerlerinde bu çalışma temposunun hafta sonu bile kesintiye
uğramadan sürdüğünü söylüyor (Hak İnisiyatifi, 2017: 9): “Sabah 8’den akşam
10-11’e kadar çalışıyoruz. Mesai saati diye bir şey yok, iş kaçta biterse.
Hafta sonları da çalışıyoruz.” İkincisi, işçilerin kimyasal maddelere
maruziyeti sadece solunum yolu ile gerçekleşmemektedir. Pek çok atölyede saya
tezgâhları aynı zamanda yemeklerin yenildiği yerlerdir (Ud, 2017). Aynı şekilde
saya atölyelerinde yapıştırıcıların fırça veya benzeri araçlar yerine çıplak
elle sürülmesi son derece yaygındır. Bu nedenle çalışanların solunumun yanı
sıra sindirim ve deri yoluyla da kimyasallara maruz kaldıkları görülmektedir.
Üçüncüsü eşik sınır değerlere uyulması işçilerin sağlığının korunması için son
derece önemlidir. Bununla birlikte eşik sınır değerler tüm işçileri yeterli
derecede korumaz. Bazı kişiler belirli kimyasallara karşı daha hassas olabilir
ve eşik sınır değerdeki hatta eşik sınır değerin altındaki yoğunlukta
kimyasallara maruz kaldıklarında çok ciddi sağlık sorunları yaşayabilirler
(Soundararajan, 2011). Kimyasal maddeye karşı duyarlılığın artmasının pek çok
olası nedeni vardır. Yaş bunlardan biridir. Sayacılık işkolundaki çocuk
işgücünün yoğunluğu, kimyasal tehlikenin boyutunu daha da büyütmektedir.
Sayacılarla yapılan görüşmeler, pek çok çalışanın saya atölyelerinde çalışmaya
9-10 gibi çok erken yaşlarda başladığını göstermektedir. Çalışma Ortamı’nın
geçen sayısında saya tezgahında uykuya dalan 9 yaşındaki çocuk bir işçinin
Grafik 1. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Saya Bölümlerinde Tespit Edilen
Benzen Konsantrasyonlarının Dağılımı Kaynak: Gökkaya Akyol (2016). Grafik 2.
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Saya Bölümlerinde Tespit Edilen N- Hekzan
Konsantrasyonlarının Dağılımı Kaynak: Gökkaya Akyol (2016). 50 Grafik 4.1
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Saya Bölümlerinde Tespit Edilen Benzen
Konsantrasyonlarının Dağılımı Saha çalışması yapılan dokuz işletmenin saya bölümlerindeki
benzen konsantrasyonları Grafik 4.1’de gösterilmiştir. Benzen kanserojen bir
madde olduğu için maruziyet sınır değeri diğer uçucu organik bileşiklere
nazaran daha düşüktür. Ölçüm sonuçlarına bakıldığında I işletmesi dışında diğer
tüm işletmelerin saya bölümlerinde benzen konsantrasyonlarının sınır değerin
çok üzerinde olduğu tespit edilmiştir. I işletmesinde ise sınır değere yakın
bir değer tespit edilmiştir. 14,29 7,01 14,98 9,39 11,59 13,57 34,98 34,44
18,61 18,9 2,16 0 5 10 15 20 25 30 35 40 A (P.kloropren) A (P.üretan) A (Kauçuk) B C
D E F G H I Benzen Konsantrasyonu (mg/m3) İşletme Referans Sınır Değer (3,25
mg/m3) 51 Grafik 4.2 Araştırmaya Katılan İşletmelerin Saya Bölümlerinde Tespit
Edilen Toluen Konsantrasyonlarının Dağılımı Grafik 4.2’de işletmelerin saya
bölümlerindeki toluen değerleri verilmektedir. C ve G işletmelerinde toluen
konsantrasyonları sınır değer olan 192 mg/m3’ ün üzerinde tespit edilmiştir. F
işletmesinde ise sınır değere oldukça yakın olduğu görülmektedir. Grafik 4.3 Araştırmaya
Katılan İşletmelerin Saya Bölümlerinde Tespit Edilen Ksilen
Konsantrasyonlarının Dağılımı 35,6 88,27 58,37 1,48 196,63 21,55 108,19 167,97
234,15 78,73 41,26 0 25 50 75 100 125 150 175 200 225 250 A (P.kloropren) A
(P.üretan) A (Kauçuk) B C D E F G H I Toluen Konsantrasyonu (mg/m3) İşletme
Referans Sınır Değer (192 mg/m3) 0,4 0,34 0,37 0,83 265,75 61,63 98,56 0 25 50
75 100 125 150 175 200 225 250 275 300 A (P.kloropren) A (P.üretan) A (Kauçuk)
B C D E F G H I Ksilen Konsantrasyonu (mg/m3) İşletme Referans Sınır Değer (221
mg/m3) 12 ÇALIŞMA ORTAMI Ekim - Kasım - Aralık 2017 Çocuk Emeği fotoğrafını
yayınlamıştık. Hatta saya atölyelerinde 7-8 yaşındaki çocukların bile
çalıştırıldığına dikkat çekmiştik (Akdeniz, 2017). Bu durum, saya atölyelerinde
çalışan çocukların, çok küçük yaşlardan itibaren, uzun süre ve yüksek
miktarlarda kimyasala maruz kaldıklarını göstermektedir. Sonuç Yerine Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş kazası ve meslek hastalıkları
istatistiklerine bakılırsa ayakkabı imalatında meslek hastalıkları pek görülen
bir durum değildir. Benzer şekilde iş kazaları da azdır. 2016 yılında ayakkabı,
terlik vb. imalatında çalışanlardan iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle
yaşamını yitiren yoktur. Meslek hastalığına tutulan kişi sayısı ise sadece
birdir. Bu kadar tehlikeli kimyasallara, uzun süre maruz kalan çalışanlarda
meslek hastalıklarının ve çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkmamasının
hayatın olağan akışına ters olduğu açıktır. Nilay Gökkaya Akyol’ın uzmanlık
tezinin bulguları, saya işçilerinin Eylül ayı içindeki eylemlerinin
görünürleştirdiği çocuk işçiler ve onların çalışma koşullarıyla birlikte
değerlendirilmelidir. Bu eylemler, sektörde çalışan binlerce çocuk işçi için
bir acil yardım çağrısıdır. İş müfettişleri, sendikalar ve kitle örgütleri bu
çağrıya duyarsız kalmamalıdır. Yoksa yarın çok geç olabilir.
Dipnotlar : (1)
Saya, ayakkabıların yumuşak olan üst bölümüne verilen addır. Sayacı ise doğal
ya da suni deriler ile tekstil ürünlerinden kesilmiş parçaları makinelerle işleyerek
ayakkabı modeline uygun hale getiren kişidir. (2) Kısmi kazanımlarla kısa
sürede sona eren bu işkolu direnişi, eylemcilerin kompozisyonu itibariyle son
derece özgün bir deneyimdir. Öncelikle, bu direniş başta Suriyeliler olmak
üzere göçmen emekçilerle Türkiyeli emekçilerin birlikte gerçekleştirdiği ilk
kitlesel eylemdir ve birleştirici niteliğiyle emek hareketi açısından yol
göstericidir. İkincisi, eylemlere saya işçilerinin yanı sıra küçük ve orta
ölçekli imalathanelerin sahiplerinin de katılmış olması dikkat çekicidir. Bu
olgu yan sanayi ve fason üretimin yaygın olduğu sektörde mülksüzleşme,
proleterleşme örüntüleri ile birlikte düşünülmeli ve değerlendirilmelidir.
Üçüncüsü, eylemler Türkiye’de çocuk işçiliği olgusunu bir kez daha tüm
çarpıcılığı ile görünür kılmış- tır. Sayacıların iş bıraktıkları her ilden
yansıyan eylem görüntülerinde çocuk işçilerin varlığı belirgin bir biçimde göze
çarpmaktadır.
(3) Saya işçisi çocukların çalışma koşullarını
ele alan “Okul Yerine Ayakkabı” isimli belgeseli izlemek için:
https://www.youtube.com/ watch?v=ap04jeg1gWE (4) Kimyasal maddelere farklı
ülkelerdeki sınır değerleri karşılaştırmak için: http://www.dguv.de/ifa/gestis/
gestis-internationale-grenzwerte-fuerchemische-substanzen-limit-values-forchemical-agents/index-2.jsp.
Benzene ilişkin eşik sınır değerler için:
http://limitvalue.ifa.dguv.de/WebForm_ueliste2.aspx. Kaynakça: Akdeniz, E.
(2017) Saya Tezgâhında Düşe Yatan Çocuklar, Çalışma Ortamı, 153:5. Cantürk, İ.
A. ve diğerleri (2010). Ayakkabı Yapıcılarında N-hekzan Nöropatisinin Klinik ve
Elektrofizyolojik Özellikleri, Göztepe Tıp Dergisi, (25), 3.Durmaz, İ. S.
(2017) Saya İşçilerinin Öğrendikleri ve Öğrettikleri, Teori ve Eylem Dergisi.
Gökkaya Akyol, N. (2016) Ayakkabı İmalatı Yapılan İşyerlerinde İş Sağlığı ve
Güvenliği Risklerinin Tespiti ve Kimyasal Maruziyetin Belirlenmesi, Ankara:
ÇSGB. Hak İnisiyatifi (2017) Sayacılık Sektöründe Yaşanan Hak İhlallerine Dair
Gözlem Raporu. https://hakinisiyatifi.net/wp-content/uploads/2017/10/
Sayac%C4%B1l%C4%B1kSekt%C3%B6r%C3%BCndeYa%C5%9Fanan-Hak-%C4%B0hlallerineDair-G%C3%B6zlem-Raporu.pdf
Karadağ, Ö. K. (2015) Solvent Nedenli Sağlık Risklerinin Yönetimi, Mesleki
Sağlık ve Güvenlik Dergisi (MSG), 7(24). Soundararajan, S. (2011) Threshold
Limit Values and their Applicability in the Realms of Chemical Exposure
Control, Radiation Protection and Environment, 34(1), 77. Ud, M. (2017) “Sayacı
Çocuk İşçi: Haftalığım 200 Lira Olursa Mutlu Olurum!”, Evrensel Gazetesi.