27 Nisan 2021 Salı

1 MAYIS'A SAHİP ÇIK, KUŞATMAYI PARÇALA!

 BU YILDA  1 MAYIS’A  ZİNCİR VURULUYOR! 








Dünyanın her yerinde coronavirüs yoksulları hasta ediyor, ölüme sürüklüyor.

Neden? Çünkü yoksullar, emekçiler, yok sayılanlar çok düşük ücretlerle, kölelik koşullarında çalıştırılıyor.

Sahip olduğu gelirle kıt kanaat geçiniyor. Yemek için ayırabileceği para sınırlı olduğundan iyi beslenemiyor, yeterli gıdayı alamıyor, sadece karnını doyurabiliyor.

Geçinebileceği parayı kazanabilmek için sağlıksız koşullarda, uzun ve yorucu çalışma saatleri geçiriyor.

Aşırı yorulan, düzenli ve yeterli beslenemeyen emekçiler çalışma koşullarının uzun yıllar sonucu ortaya çıkardığı rahatsızlıklarında etkisiyle hastalıklara açık hale geliyor.

Toplu çalışılan atölyelerde, işyerlerinde, büyük fabrikalarda, hastalığı kolayca arkadaşlarına bulaştırabiliyor. Belirtiler ortaya çıkınca ya umursamıyor ya da işten atılma korkusuyla ses çıkarmıyor.                                                                            

Hastalığa yakalanmamak için önlem alacak koşullara sahip olmadığı için kaderine terk ediliyor.

Patronlar için asıl olan sadece karlarının sürekliliği olduğu için işçilerin sağlığı umurlarında olmuyor. Ne patronlar ne iktidar işçiler için para harcamak istemiyor.

Bu yüzden alınan önlemler arasında işçilerin üretime ara verilmesi ücretli izine çıkarılıp evde oturmasından söz edilmiyor. Yeterli aşıda yapılmıyor. 

Yolsuzluklar iktidarın normali haline döndü. Ülke kaynaklarının yağmalanması devletin kasasındaki milyon dolarlar halkın gözü önünde yandaşların kasalarına aktarılırken, işçiler için bir kuruş bile harcanmak istenmiyor. 

İşçilere sadece baskı ve yasaklar duyuruluyor. Grev yapmak, hakkını aramak suç sayılıp bastırılıyor. Ülkenin her yanı kayyumlarla yönetiliyor. İktidarın seçilmişlere tahammülü yok. HDP li belediyelere atanan kayyumlarla yetinmeyen iktidar, Boğaziçi Üniversitesine, kendi vasıfsız seçilememiş milletvekilini zorla atıyor. Karşı çıkanlar öğrencisiyle, öğretim üyeleriyle  her türlü zorbalıkla susturulmaya çalışılıyor.

Üretimin düştüğü sektörlerde işçiler tazminatsız işten atılıyor. Direnen işçiler yerlerde sürüklenerek gözaltına alınıyor.Virüsün ortaya çıktığı günden bu yanan milyonlarca işçi ve emekçi işten atıldı.

Ne işçinin, ne öğrencinin, ne Kürdün, ne kadının, ne belediye başkanlarının, ne de milletvekilinin, söz hakkı yok.

Dolar yükselirken emekçilerin geliri her gün biraz daha düşüyor.

Emekçilerin ne yiyip içtiği, nasıl yaşadığına bakan yok.

Ülkedeki bu kötü koşullardan herkes gibi biz ayakkabı işçileri de olumsuz etkileniyoruz.

Giderek yoksullaşmamıza rağmen işsiz kalma korkusuyla ya susuyoruz ya da kendi aramızda söylenip duruyoruz.

Yıllardır zam sözü edilmiyor. Bedava çalışırsan iş çok.

Işıkkentte servisler, dolmuşlar, otobüsler tıklım tıklım dolu.

Virüsün bu kalabalıklarda bulaşmaması mucize olur.

Coronavirüse yakalanan hasta olan, ölen arkadaşlarımızdan haberimiz bile olmuyor.

Olsa da pek bir şey yapamıyoruz.

Bu süreç hepimizi hem bedenen, hem de moral olarak hızla yıpratıyor.

Kendimizi yalnız ve çaresiz hissediyoruz.

Hiç bir güvencemiz olmadığı için başımıza bir şey gelmesinden korkuyoruz.

Ne kenarda birikmiş paramız, nede güvenebileceğimiz bir kişi yada kurum var.

 Kendi dertlerimizin çözümü yine kendimizde.

İşçilerin kendi sınıf kardeşlerinden başka dostu yok.

Bütün güzellikleri yaratan işçi sınıfı örgütlenip kendisi için ayağa kalkmadıkça kölelik düzeni sürüp gidecek.

 

İşçi sınıfının biriken öfkesini dışa vurduğu birlik, mücadele ve dayanışma ve günü olan 1 Mayıs bu yılda esaret koşullarında, egemenler ve onların iktidarı tarafından boğulmak isteniyor.

 Ağırlaşan çalışma koşullarına, işsizliğe, geleceksizliğe duyulan öfkenin örgütlü ve güçlü bir şekilde sokaklara meydanlara taşacağını bildiklerinden bir araya gelmemizi engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Sendikacıları, Valileri, Emniyet Müdürleri, bütün yasal, yasadışı kurumları Cumhurbaşkanının emriyle isyanımızı, öfkemizi boğmak istiyor.

Çünkü işçilerden emekçilerden korkuyorlar!

Derinleşen ekonomik kriz siyasi krizi de büyütüyor. Para edecek herşey haraç mezat satılıyor. Ormanlar, denizler, kamu arazileri yerli yabancı sermaye sahiplerine peşkeş çekiliyor. Yönetme güçlüğü çeken iktidar dışarıda savaş ararken, içerde baskı ve şiddetini arttırıyor. Bütün muhalif sesleri boğmak susturmak istiyor.

Birlik mücadele dayanışma günü olan  1 Mayıs bütün iktidarların korkulu rüyası olmaya devam ediyor. 

Geçen yıl iktidarıyla sendikalarıyla 1 Mayısı balkonlara hapsedenler bu yılda boş durmuyor. 

Tam kapanma adı altında İşçi sınıfının öfkesi ve isyanı boğulmak isteniyor.

İktidar partisinin kongrelerindeki kalabalıklara, tarikat şeyhlerinin cenazelerindeki kalabalıklara susanlar  söz konusu  1 Mayıs olunca yasağı hatırlayıveriyor.

Çeşitli bahanelerle her yıl  1 Mayıs’a yasak getirmeye engellemeye çalışıyorlar.

İşçi sınıfının bu köklü tarihsel kazanımını yok etmek, sınıfı susturmak ve sessiz köleler olmamız için oyun içinde oyun kuruluyor.

Bu kuşatmayı kırmak, ezilenlerin haklı öfkesini güçlü bir biçimde haykırmak için daha fazla cesarete ihtiyacımız var.

Daha iyi çalışma koşullarına, insanca bir yaşama ancak birlikte mücadele ederek ulaşabiliriz.

Kollarımızdaki zincirleri kırmak için önce düşüncelerimize vurulan zincirleri kırmamız gerekiyor. 

Susarak, boyun eğerek, hayatlarımızı, çocuklarımızın geleceğinin harcamak istemiyorsak gücümüzün farkına varalım, birlikte mücadele edelim. 

Tarihteki sahip olduğumuz bütün kazanımlar güçlü mücadeleler sonucu elde edildi bu günde böyle olacak.

İnsan gibi yaşama hakkımızı kullanmak için önümüzdeki tek engel umutsuzluğumuz, kötümser düşüncelerimiz.

Kafamızdaki karanlığı, kendimize inanarak yıkalım.

Daha güzel, daha umutlu, insanca yaşanabilecek bir geleceği hayal etmek ve kurmak için yeterli nedenimizde gücümüzde var.

Gücümüzü birleştirelim.

İşçi sınıfının zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yok ancak kazanacağı bir dünya var.

SEN İSTERSEN HERŞEY DEĞİŞİR! AYAĞA KALK, ADIM AT!

ÖRGÜTLEN! GÜCÜNÜ GÖSTER! SESİNİ YÜKSELT!

 YAŞASIN 1 MAYIS !

 YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİKTE MÜCADELESİ!

                

                  IŞIKKENT AYAKKABI İŞÇİLERİ!