20 Ağustos 2021 Cuma

YENİ BİR BAŞLANGIÇ İÇİN YENİ BİR ANLAYIŞ GEREKİR !

 

YENİ BİR BAŞLANGIÇ İÇİN YENİ BİR ANLAYIŞA İHTİYAÇ VAR!

Deri Kundura işçileri mücadelesinin uzun yıllara dayanan bir geçmişi olmakla beraber ne yazık ki bu güne kadar süreklilik taşıyan bir örgütlülüğü ve bütünsel bir mücadele anlayışı olmamıştır. Son dönemlerde birçok ilde ortaya çıkan protestolar bir merkezde buluşamamıştır. Türkiye’de 2 milyona yakın ayakkabı işçisi olduğu söyleniyor.

Farklı kentlerde sanayi sitelerinde oldukça kötü ekonomik koşullara sahip ayakkabı işçileri kendi örgütlü gücünü inşa edemediği için giderek kötüleşen koşulları düzeltebilecek durdurabilecek müdahaleyi yapamamaktadır.

Bizlerde bu güne kadar bu kendiliğinden gidişata çok bilinçli bir müdahalede bulunamadık. Sadece İzmir Işıkkent Ayakkabıcılar sitesinde çalışan on binlerce arkadaşımız var. Bizler bu güne kadar burada sürekliliği olan aktif bir çalışma yürütemedik. Ya da yanlış anlaşılmalara yol açabilecek, belki de gerçekten yanlış olarak tanımlayabileceğimiz bazı tutumlar nedeniyle tepkiler ortaya çıktı, çeşitli eleştiriler aldık. Işıkkent merkezli, güçlü, istikrarlı bir çalışma yürütemedik.

ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ARACI OLARAK DERNEK

Dernek örgütlülük aracı olması gereken bir işleve sahip olamadı. Birlikte karar alınan, birlikte uygulanan güven veren bir yapı inşa edilemedi. Birçok yanlış tutum ve davranış nedeniyle dernek çoğu arkadaş tarafından sahiplenilmedi.

Meşru bir yönetim varlık gösteremedi. Tek bir arkadaşın yaptıkları derneğin tutumu haline geldi. Bu tutum daralmaya uzaklaşmaya ve yanlış bir takım işler yapılması nedeniyle dedikoduların ortaya çıkmasına yol açtı.

Geçmişin bize yol gösterebilecek, aynı hatalara düşülmemesi için ipuçlarını verecek bir tarzda sorgulanması, aydınlatılması gerekliliği halen ortada duruyor.

Dernek, kişilerin değil tüm üyelerin temsiline dayanan, en üst organı genel üye toplantısı olan, hesap verebilirlik temelinde şeffaflığı temel alan, demokratik, kurumsal işleyişe sahip bir yapıdır. Ne yazık ki bizde bu böyle işlememiştir.

Geçmişin doğru bir muhasebesini yapmadan yeni dönem için güven inşa edilemez.

Kişisel tutumlar ve ilişkiler Derneğin işleyişinin yerine ikame edilemez.

Dernekler tüm üyelerinin çıkarlarını, belirlenmiş amaçları temelinde ve tüzüğünde tarif edilmiş biçimiyle savunan, yapılan her işin alınan kararlarla hayata geçirildiği, sonuçlarının belgelerle kayıtlara geçirildiği, karar defterine işlendiği, herkesin inceleyebileceği, soru sorabileceği bir şeffaflıkla yürütüldüğü bir kurum olma özelliğine sahiptir.

Dernekler “hak ödev” ilişkisi temelinde bir işleyişe sahip olmalıdır.

Demokratik bir kurumun varlığı,  aidatını ödeyen, toplantılarda sözünü söyleyen, öneri getiren, eleştiren, kararlara katılan ve sorumluluk üstlenen üyelerin varlığıyla anlam kazanır.

Bu işleyişi hayata geçiremediğimiz yerde, geçmişte yaşanan çürüme ve yozlaşma kaçınılmaz olur.

On binlerce işçinin çalıştığı ve yakıcı sorunlarla boğuştuğu ayakkabı işkolunda üye sayımızın komik denecek kadar az olması bizi düşündürmeli ve sarsmalıdır.

Yeni bir dönem, yeni bir anlayış yaratılacaksa; bunun altyapısı sabırla, sistemli ve planlı çabalar sonucu aktif bir çalışmayla adım adım oluşacaktır.

Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesinde geniş katılımlı toplantılar organize edilerek, orada çalışan arkadaşların sorunlarını kendi öncelikleri temelinde dinleyerek ve bu temelde doğru bir hat oluşturabilirsek Derneğin üye sayısı artacak, dışa dönük etkinliklerin organize edilmesiyle, dayanışmanın gelişmesini, derneğin sorunlara müdahale kapasitesini ve meşruluğunu güçlendirecektir.

Dernek kişilerin bireysel çabalarıyla değil, kurumsal bir faaliyet göstererek kendini var edebilir.

Ayakkabı işçilerinin sahiplenmediği, uzak durduğu, hiçbir üretkenliği olmayan, kendinden menkul bir derneğin birkaç kişinin oyun alanı olmanın ötesinde bir anlamı yoktur. Bu güne kadar yaşanan durum budur.

Geçmişin çürümüşlüğünden radikal bir kopuşla, ayakkabı işçilerine yüzünü dönen bir yapıya ihtiyaç vardır. Bunu dışındaki uğraşlar eskiyi tekrar eden nafile çabalar olmanın ötesine gitmeyecektir. Küçük bireysel hesaplardan kurtulmak ve büyük düşlerin yolcusu olmak umudu büyütmek zorundayız.

Hedefimizi gerçekçi bir temelde büyütmek, hiçbir ayrım gözetmeksizin, Işıkkent’teki bütün ayakkabı işçilerini kucaklayacak, sorunlara gerçekçi çözümler önerebilecek bir yapıyı oradaki arkadaşlarımızla birlikte inşa etmek öncelikli görevimiz olmalıdır.

“Açıklık, açtığı yarayı iyileştiren kılıçtır”

Açıklık, şeffaflık, demokratik bir anlayış temelinde yeniden yola koyulmak eski alışkanlıklarımızdan kurtulmamızı zorunlu kılıyor.

Bu mücadeleye daha çok zaman ve emek harcayabilirsek sonuç alabiliriz.

Toplumun giderek yoksullaştığı, birçok nedenle nefes alamaz hale geldiği koşullarda örgütlülük acil ve yakıcı bir ihtiyaç olarak varlığını koruyor.

Herkesin gücü ve imkânları ölçüsünde katkı koyduğu, yeni bir başlangıç yapmak zorundayız. İşçiler arasında “dayanışmayı temel alan” daha örgütlü, daha iddialı, daha kapsayıcı bir dernekle çok şeyi başarabiliriz.

Dayanışma bizi güçlü kılacak, nefes aldıracak tek yoldur, tıkanan yolu hep birlikte açmalıyız.


“YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI”  

ÖRGÜTLEN, SESİNİ YÜKSELT, GÜCÜNÜ GÖSTER!

YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ!