YENİ BİR BAŞLANGIÇ İÇİN YENİ BİR
ANLAYIŞA İHTİYAÇ VAR!
Deri Kundura işçileri mücadelesinin
uzun yıllara dayanan bir geçmişi olmakla beraber ne yazık ki bu güne kadar süreklilik
taşıyan bir örgütlülüğü ve bütünsel bir mücadele anlayışı olmamıştır. Son
dönemlerde birçok ilde ortaya çıkan protestolar bir merkezde buluşamamıştır.
Türkiye’de 2 milyona yakın ayakkabı işçisi olduğu söyleniyor.
Farklı kentlerde sanayi sitelerinde
oldukça kötü ekonomik koşullara sahip ayakkabı işçileri kendi örgütlü gücünü
inşa edemediği için giderek kötüleşen koşulları düzeltebilecek durdurabilecek
müdahaleyi yapamamaktadır.
Bizlerde bu güne kadar bu
kendiliğinden gidişata çok bilinçli bir müdahalede bulunamadık. Sadece İzmir
Işıkkent Ayakkabıcılar sitesinde çalışan on binlerce arkadaşımız var. Bizler bu
güne kadar burada sürekliliği olan aktif bir çalışma yürütemedik. Ya da yanlış
anlaşılmalara yol açabilecek, belki de gerçekten yanlış olarak
tanımlayabileceğimiz bazı tutumlar nedeniyle tepkiler ortaya çıktı, çeşitli
eleştiriler aldık. Işıkkent merkezli, güçlü, istikrarlı bir çalışma
yürütemedik.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ARACI OLARAK DERNEK
Dernek örgütlülük aracı olması
gereken bir işleve sahip olamadı. Birlikte karar alınan, birlikte uygulanan
güven veren bir yapı inşa edilemedi. Birçok yanlış tutum ve davranış nedeniyle
dernek çoğu arkadaş tarafından sahiplenilmedi.
Meşru bir yönetim varlık gösteremedi.
Tek bir arkadaşın yaptıkları derneğin tutumu haline geldi. Bu tutum daralmaya
uzaklaşmaya ve yanlış bir takım işler yapılması nedeniyle dedikoduların ortaya
çıkmasına yol açtı.
Geçmişin bize yol gösterebilecek,
aynı hatalara düşülmemesi için ipuçlarını verecek bir tarzda sorgulanması,
aydınlatılması gerekliliği halen ortada duruyor.
Dernek, kişilerin değil tüm üyelerin
temsiline dayanan, en üst organı genel üye toplantısı olan, hesap verebilirlik
temelinde şeffaflığı temel alan, demokratik, kurumsal işleyişe sahip bir
yapıdır. Ne yazık ki bizde bu böyle işlememiştir.
Geçmişin doğru bir muhasebesini
yapmadan yeni dönem için güven inşa edilemez.
Kişisel tutumlar ve ilişkiler
Derneğin işleyişinin yerine ikame edilemez.
Dernekler tüm üyelerinin çıkarlarını,
belirlenmiş amaçları temelinde ve tüzüğünde tarif edilmiş biçimiyle savunan, yapılan
her işin alınan kararlarla hayata geçirildiği, sonuçlarının belgelerle
kayıtlara geçirildiği, karar defterine işlendiği, herkesin inceleyebileceği,
soru sorabileceği bir şeffaflıkla yürütüldüğü bir kurum olma özelliğine
sahiptir.
Dernekler “hak ödev” ilişkisi
temelinde bir işleyişe sahip olmalıdır.
Demokratik bir kurumun varlığı, aidatını ödeyen, toplantılarda sözünü
söyleyen, öneri getiren, eleştiren, kararlara katılan ve sorumluluk üstlenen
üyelerin varlığıyla anlam kazanır.
Bu işleyişi hayata geçiremediğimiz
yerde, geçmişte yaşanan çürüme ve yozlaşma kaçınılmaz olur.
On binlerce işçinin çalıştığı ve
yakıcı sorunlarla boğuştuğu ayakkabı işkolunda üye sayımızın komik denecek
kadar az olması bizi düşündürmeli ve sarsmalıdır.
Yeni bir dönem, yeni bir anlayış
yaratılacaksa; bunun altyapısı sabırla, sistemli ve planlı çabalar sonucu aktif
bir çalışmayla adım adım oluşacaktır.
Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesinde
geniş katılımlı toplantılar organize edilerek, orada çalışan arkadaşların
sorunlarını kendi öncelikleri temelinde dinleyerek ve bu temelde doğru bir hat
oluşturabilirsek Derneğin üye sayısı artacak, dışa dönük etkinliklerin organize
edilmesiyle, dayanışmanın gelişmesini, derneğin sorunlara müdahale kapasitesini
ve meşruluğunu güçlendirecektir.
Dernek kişilerin bireysel çabalarıyla
değil, kurumsal bir faaliyet göstererek kendini var edebilir.
Ayakkabı işçilerinin sahiplenmediği,
uzak durduğu, hiçbir üretkenliği olmayan, kendinden menkul bir derneğin birkaç
kişinin oyun alanı olmanın ötesinde bir anlamı yoktur. Bu güne kadar yaşanan
durum budur.
Geçmişin çürümüşlüğünden radikal bir
kopuşla, ayakkabı işçilerine yüzünü dönen bir yapıya ihtiyaç vardır. Bunu
dışındaki uğraşlar eskiyi tekrar eden nafile çabalar olmanın ötesine
gitmeyecektir. Küçük bireysel hesaplardan kurtulmak ve büyük düşlerin yolcusu
olmak umudu büyütmek zorundayız.
Hedefimizi gerçekçi bir temelde
büyütmek, hiçbir ayrım gözetmeksizin, Işıkkent’teki bütün ayakkabı işçilerini
kucaklayacak, sorunlara gerçekçi çözümler önerebilecek bir yapıyı oradaki
arkadaşlarımızla birlikte inşa etmek öncelikli görevimiz olmalıdır.
“Açıklık, açtığı yarayı iyileştiren
kılıçtır”
Açıklık, şeffaflık, demokratik bir
anlayış temelinde yeniden yola koyulmak eski alışkanlıklarımızdan
kurtulmamızı zorunlu kılıyor.
Bu mücadeleye daha çok zaman ve emek
harcayabilirsek sonuç alabiliriz.
Toplumun giderek yoksullaştığı,
birçok nedenle nefes alamaz hale geldiği koşullarda örgütlülük acil ve yakıcı
bir ihtiyaç olarak varlığını koruyor.
Herkesin gücü ve imkânları ölçüsünde
katkı koyduğu, yeni bir başlangıç yapmak zorundayız. İşçiler arasında “dayanışmayı
temel alan” daha örgütlü, daha iddialı, daha kapsayıcı bir dernekle çok şeyi
başarabiliriz.
Dayanışma bizi güçlü kılacak, nefes
aldıracak tek yoldur,
“YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI”
ÖRGÜTLEN, SESİNİ YÜKSELT, GÜCÜNÜ
GÖSTER!
YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ!