Afrikalı mülteciler Işıkkent'in son misafirleri.
Farklı Afrika ülkelerinden göç edip binlerce kilometre yol aşıp İzmir'e gelen ve buradan Avrupa ülkelerine geçmeyi hayal eden çok sayıda mülteci hayal ettikleri güne kadar karınlarını doyurmak, en azından aç kalmamak üzere biraz para kazanmak amacıyla Işıkkent'e akın etmiş durumda.
Otobüsler, sitenin caddeleri, sokakları, yerel kıyafetleriyle Afrikalı kadın, erkek mültecilerle dolup taşıyor. Otobüsün yarısı eskimiş sayılan Suriyeli, diğer yarısı Afrikalı mülteci işçilerle dolu. Türk işçilerse bu duruma alışmış görünüyor. İşçiler arasında öyle kalın duvarlar yok, kısa sürede kaynaşıp birlikte çalışmaya alışıyorlar.
Otobüste farklı diller birbirine karışıyor. Özellikle kadınların kıyafetlerine bakıldığında Ayakkabı atölyelerinde çalışacaklarını düşünmek pek kolay değil. Genelde uzun başörtüleri ve etek giyinmişler. Neredeyse her atölyede Afrikalı mülteciler çalıştırılıyor.
Ayakkabı işinden anlamadıkları halde patronlar Afrikalı vasıfsız işçilere ihtiyaç duyuyor.
Sitedeki ayakkabı işçileri kimsenin yapmadığı işleri yaptırmak için "patronlar onları köle olarak kullanıyorlar" diyor.
En ağır işleri onlara yaptırıyorlar.
Asgari ücretin yarısına belki daha azına çalıştırılan Afrikalı mülteciler bugünün en alttakileri.
İşçi sınıfının kendi içinde herkesin hissettiği bir hiyerarşisi var.
Suriyeli mülteciler geldikleri yerde aynı işi yaptıkları için vasıflı olarak piyasaya dahil olmuşlardı.
Zaman içinde sisteme entegre olan Suriyeli patronların işlettiği ayakkabı atölyeleri giderek çoğaldı.
Artık Suriyeli işçiler ve Suriyeli Patronlar olarak ayrıştılar.
Her ulusun patronları ve işçileri var.
Ayakkabı işçilerinin yeni gelenlere tepkisi mültecinin ulusal kimliğine değil, zaten düşük olan ücretin daha aşağıya düşmesi ve onun iş güvenliğini tehdit etmesiyle ilgili. Patronlar sizden daha ucuza çalışacak işçi var, ona göre sesinizi çıkarmayın mesajı vermek için yeni gelen mülteci işçileri kullanıyorlar.
Bütün konuşmaların sonunda "bunlar geldi aldığımız para azaldı, kimse zam istiyemiyor" serzenişi var.
Suriyelilerin kültürel entegrasyonu kolay olmuştu.
Arapça ve Kürtçe bilen ayakkabı işçilerinin olması, çocuk işçilerin Türkçeyi hızlı kavramaları, Suriyeli mültecilerin entegrasyonunu kolaylaştıran faktörlerdi. Kürt yoksullarının yaşadıkları mahallelerdeki yoksulluk düzeyinin belirlediği yaşam biçimi, buralara yerleşen Suriyeli mültecilerin yaşam alanlarına kaynaşmasını hızlandıran, kolaylaştıran bir faktör oldu.
Geçen zaman içinde yabancılık giderek kırıldı, Suriyeli mülteciler kendilerine yer açtı.
Patron ve işçiler nezdinde sömürüde planlamayı kolaylaştıran doğal bir hiyerarşi oluştu.
Türkler
Kürtler
Romanlar
Suriyeliler
Afrikalılar
Afrikalı mültecilerde bugün durum çok farklı. Hepsi burada kalıcı olmadıklarını Avrupa'ya geçeceklerini düşünüyor. Bu nedenle dil öğrenmeye soğuk duruyorlar. Gündelik anlaşacak kadar biliyorlar. Dil sorunu henüz tam çözüme kavuşmuş değil. Burada kalmayı benimsemedikleri için Afrikalı mültecilerin Türkçeyi öğrenmesi zaman alacağa benziyor. Atölyelerde, otobüslerde diğer yaşam alanlarında şimdilik konuşarak iletişim kurulamıyor. Afrikalılar daha çok yeniler ve vasıfları yok, çok kötü durumdalar, Afrikalı çocuk işçi yok hepsi genç.
Afrikalı mülteciler en ağır yükleri aralıksız saatlerce kaldırıp indiriyor, en zehirli kimyasalları soluyor, en düşük ücreti alıyor, çok uzun saatler çalıştırılıyor, en kötü yerlerde barınıyorlar. Onlar için yaşamak hepimizden daha zor. Basmane'nin arka sokaklarında daha önce Suriyelilerin kaldığı yıkık dökük evlerde şimdi onlar kalıyorlar. Zaman uzadıkça Avrupa'ya gideceklerine dair hayalleri giderek kırılıyor. Başka bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Paraları tükeniyor ve çalışmak zorunda kalıyorlar. Çoğu genç ve çocuksuz. Kadın sayısı da oldukça fazla. Çoğu Fransızca veya İngilizce konuşuyor. Kendi ifadelerine göre, radikal İslamcı örgütlerin terörü nedeniyle sürekli bombaların patladığından, iç savaştan, can güvenliğinin olmadığından, gıda ve su sorunundan, işsizlikten dolayı ülkelerini terk ederek binlerce kilometre yolu büyük zorluklarla aşarak Avrupa hayalinin yolunu tutup buralara geldiklerini ifade ediyorlar.
Suriyeliler Işıkkente belli bir yer edinmiş durumdalar, köyün içinde kendi yemeklerini satan dükkanlar, alışveriş yaptıkları yerler, Suriyeli seyyar satıcılar, çalışabildikleri atölyeler çoğalmış durumda. İş ilanları Arapça olarak duvarlara asılıyor. Arapça müzikler sokaklara yayılıyor. Kendi aralarında gayet rahat hararetle konuşuyorlar. Yabancılıklarını biraz daha atmış görünüyorlar. Suriyeli çok sayıda çocuk işçi var. Ailece çalışıyorlar. Babaları, abileriyle çok küçük çocukları otobüste, serviste, bir motorun üstünde yolculuk ederken görmek çok sıradan Sadece Suriyelilerin çalıştığı atölyeler giderek çoğalıyor. Patron da işçiler de Suriyeli. Sömürü burada diğer atölyelerden farklı değil, hatta biraz daha fazla diyebiliriz.
Ancak şu gerçeği de vurgulamak gerekiyor. Suriyeliler ilk geldikleri zamanki çok düşük ücretlere artık razı olmuyorlar. Suriyeli işçiler açısından ücretler görece yükselmiş durumda.
Kalifiye işçi sayısı da yeterli olmadığından bütün işçilik ücretleri az da olsa giderek yükseliyor. Ancak ülkedeki ekonomik durumun giderek kötüleşmesi, gıda zamları, elektrik ve diğer temel tüketim ürünlerine gelen zamlar bu ücret artışlarının etkisinin çok daha üzerinde olduğundan işçiler artan ücretlere rağmen daha da yoksullaşmış durumda.
Suriyeli patron ve işçiler (Emitasyon) Suni deri ayakkabı üretiminde yoğunlaşmış durumda. Suni deri ayakkabı üretiminde deri ayakkabıya oranla ücretler düşük, üretilen adet daha fazladır.
Cuma namazlarında farklı uluslardan patronlar ve işçiler sitenin camisinde birlikte saf tutuyor. Camide İslam kardeşliği ve şükretmenin önemi üzerine verilen vaazlarla sınıf karşıtlığının, sömürünün üstü örtülerek gerçek mutluluğun ve huzurun olduğu cennete gönderme yapılıyor.
İhracata dayalı çok kaliteli deri ayakkabı üretiminde daha zanaatkar Türk ve Kürt işçiler çalışıyor.
Yurtdışına oldukça yoğun bir üretim var. Kapasite her geçen gün artıyor.
Afrikalı mültecilerin ayakkabı üretimine dönük köle emeği arzı sisteme taze kan olarak güç katıyor.
Patronlar için üretimi artıran ucuz emek her zaman iştahlarını kabartan bir olgudur. Patronlar ucuz işgücünü sever, sömürdüğü işçilerin hangi ulustan olduğu hiç önemli değildir.
Mülteci düşmanlığına herkesten önce Patronlar karşıdır.
İşçiler için de onu sömüren patronun ulusu hiç önemli değildir.
Bu ülke topraklarındaki en büyük fabrikaların patronları da dünyanın en büyük yabancı kapitalist şirketleridir. Ucuz işgücü neredeyse patronlar orada olur.
PATRONLARIN KORKTUĞU VE TELAŞ ETTİĞİ ŞEY
İşçilerin aralarındaki bütün yapay ayrımları ortadan kaldırarak birlikte insanca yaşayacak ücret ve insanca yaşam talebiyle yürüttükleri mücadeledir.
İŞÇİLER KENDİLERİ GİBİ EZİLEN FARKLI ULUSTAN İŞÇİ KARDEŞLERİNE DÜŞMANLIK BESLEMEZLER!
PATRONLARA KARŞI ONLARLA BİRLİKTE MÜCADELE EDERLER!
BÜTÜN İŞÇİLERİ EZEN İNSANDIŞI BU SİSTEME BÜTÜN İŞÇİLER BİRLİKTE BİR SINIF OLARAK MÜCADELE EDEREK SON VEREBİLİRLER!
İnsanca yaşanacak ücret ayrımsız bütün işçilerin hakkıdır. Renginden, ulusundan, konumundan dolayı kimse düşük ücretle çalıştırılamaz.
Düşük ücret alan işçilerin varlığı daha yüksek ücret alan bütün işçiler için tehdittir.
Bunu engellemek ancak birlikte mücadeleyle olur.
İNSANCA ÇALIŞMA KOŞULLARI, İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK ÜCRET!
Rengi ulusu kimliği inancı ne olursa olsun,
BÜTÜN İŞÇİLER SINIF KARDEŞİMİZDİR!
İŞÇİ SINIFI İÇİNDEKİ HER TÜRAYRIMCILIK SINIFI
BÖLER, GÜÇSÜZLEŞTİRİR!
PATRONLARIN İŞİNE YARAR!
Paydos eden kadın mülteciler geleneksel kıyafetleriyle otobüs son durağına doğru gidiyor.
Bazı işçiler çalışmaya devam ediyor.
OTOBÜSE BİNME DIŞINDA, ÇALIŞIRKEN, DOLAŞIRKEN, HİÇBİR YERDE PANDEMİ HİÇBİR İŞÇİNİN GÜNDEMİ OLMUYOR.
ÇIRAKLAR ÇÖPLERİ ATIYOR! SİTEDE ÇÖPLER BOŞ ARSALARA DÖKÜLÜYOR!
TALEPLERİN İÇİN ÖRGÜTLEN!
SESİNİ YÜKSELT, ÜCRETLİ KÖLELİĞE SON VER!
IŞIKSIZ, HAVASIZ, BODRUM KATLARDA İŞÇİ ÇALIŞTIRMAK YASAKLANSIN!
GÜRÜLTÜ VE TOZA KARŞI ÖNLEMLER ALINSIN!
İNSAN SAĞLIĞINA ZARARLI, UCUZ KİMYASALLARIN KULLANIMINA SON VERİLSİN!
BÜTÜN ÇALIŞMA ORTAMLARINDA ASPİRATÖR KULLANILSIN!
İNSANCA YAŞANACAK ÜCRETLER KARŞILIKLI PAZARLIK SİSTEMİYLE BELİRLENSİN!
MÜLTECİ İŞÇİLERİN KÖLELİK KOŞULLARINDA, ÇOK DÜŞÜK ÜCRETLE ÇALIŞTIRILMASINA SON VERİLSİN!
ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA İŞÇİ ÇALIŞTIRILMASIN!
SİGORTASIZ BİR TEK İŞÇİ KALMASIN!
YORUCU YIPRATICI ÇALIŞMAYA KARŞI,
8 SAATLİK İŞGÜNÜ UYGULANSIN!
BÜTÜN İŞÇİLERE SAĞLIKLI BESLENECEKLERİ YEMEK VE ÜCRETSİZ İÇME SUYU SAĞLANSIN!
BİLİYORUZ VERMEYECEKLER!
BİZ MÜCADELE EDEREK ALACAĞIZ!