1 Haziran 2023 Perşembe

2023 NEWROZ değerlendirmesi

 

14 Mayıs Seçimleri ışığında 2023 NEVROZU

20223 yılı Newrozu birçok açıdan egemen güçlerin sıkıştığı, kitlelerin öfkesinin sokağa taşmasını engelleme çabasının devletin bütün kurum ve destekçileri eliyle kotarılmaya çalışıldığı bir zeminde gerçekleşti.

Uzun zamandır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gönderme niyetiyle organize olmaya, her düşünce ve çevreden güç devşirmeye çalışan sermaye güçleri bunu yapmakta oldukça zorlanıyor.

Erdoğan ve AKP’nin bütün yaşananlara rağmen hala en büyük oya sahip parti olması karşısında yamalı bohça gibi dikiş tutmakta zorlanan Mill(iy)et ittifakının işi pek kolay görünmüyor.

Derin devletin operasyon deneyimi olan eski memurlarından, Alevilerin Sivas’ta yakıldığında Belediye Başkanı olanına, 10 Ekimde bombalar patlatılıp devrimci insanlar öldüğünde oylarımız artıyor diyen, Sur’u yıkarken Toledo yapma sözü verenden, AKP’nin ekonomi kurmayı olduğu dönemde emekçileri hedef alarak sermaye için yaptıkları çabuk unutulana, Ağar abisine laf söyleyenlerin yüzünü gözünü dağıtan Uysal çocuğa kadar sermaye devletine çok çeşitli hizmetlerde bulunan bir takım zevat şimdi yeniymiş gibi piyasaya sürülüyor.

Bu AKP kopyalarının toplamı Erdoğan’ı göndermeye yetmediğinden, Kürtlerden ve Parlamentoya göz diken solun çeşitli kesimlerinin desteğine de ihtiyaç duyuyorlar.

Önce Ülkü Ocaklarının eski başkanlarını desteğini alan Kılıçdaroğlu bütün adayları belirlemede tam yetkili olunca önce BBP’nin kurucusu eski Ülkü Ocakları Başkanı tescilli faşist devrimci katili Muhsin Yazıcıoğlu’nun oğlunu Sivas 1. sıradan aday göstereceği medyaya düşerken birkaç gün sonra Diyarbakır’da Türkan Elçi’yi de saflarına katmayı unutmuyor.

Bu ittifakın herkesin ittifakı olması için ne gerekiyorsa yapılıyor. Parlamentoya katiller, failler, gafiller, azmettiriciler, az pişmanlar, çok pişmanlar, şarkıcılar, sanat camiasından yıpranmış zanaatkârlar yeni şekiller verilerek biraz da parlatılarak vitrine konuyor.

Millet ittifakı dediğin böyle olur. Çok renkli, tek sesli, tel amaçlı, farklı olanların farksızlıkta eşitlendiği hepimiz bir milletiz, üstelik kardeşiz ittifakı.

Herkes şaşkınlıkla sermayenin yeni iktidar belirleme oyununu sersemlemişçesine tepkisiz izliyor. Şaşkınlık uzun sürmüyor daha şaşılası yeni bombalar patlıyor.

Kızanlar, gidenler, geri gelenler tekrar sarılanlar, hesabı sonraya saklayanlar, zamanı gelince rolümüzü oynarız diyenler. Bütün tarihi, mücadelesini, gerçekleri çarpıtarak, tarihi tahrip etmeye çalışarak, ceylan derisi koltuklara serenler. Bir Faşizm, Şeriat umacısı icat edip onu herkesin farklı renkli ilginç hikâyelerle beslediği ve bütün bu birliğin bu umacıdan kurtulmak için olduğu, hiçbir tutarlılığa dayanmayan masalların piyasaya sürüldüğü, Faşistlerden kurtulmanın ancak eskinin tecrübeli tescilli faşistleriyle olacağını savunmaya kadar gidiyorlar.

Tam bir akıl yitimi yaşanıyor. Az solcusu, çok solcusu, saf Kürdü safkan Türküyle kol kola ortak bir geleceğe yürüyorlar.

Saf Kürtlerden hiç söz edilmemiş olsa da kayyumların gideceğine, zindanların boşalacağına, Kürtlere belli haklar tanınacağına, biraz olsun nefes alacaklarına inandırılmaya çalışılıyor.

 Saf Türkler ise ekonominin düzeleceğine, asgari ücretin, emekli aylıklarının artacağına, enflasyonun düşeceğine, laikliğin korunacağına, tekrar Mustafa Kemalin yolundan gidileceğine inandırılmaya çalışılıyor. Tarih boyu İslamcı laik eksenli tanımlanan mücadele oyunu sürüyor. “İslamcı” memurlara karşı Laik memurlar iktidarı zorluyor.

Bütün ayrımların görünmez kılındığı, bunlar gitsin de sonrası kolay hayalinde birleştirilmiş toplum sermaye düzeninin restorasyonu için konsolide ediliyor.                         Ya da edilmeye çalışılıyor.

En net ve gerçekçi çözüm olan, kitlelerin kendi seferberliğiyle ortaya konan iradesinin yeni bir hayatı var edebileceği gerçeği  karşısında susuluyor. Seçim oyununun baskın rüzgârının her şeyi köklerinden söküp attığı yerde ne ideoloji, ne tarih, ne iddialar kalıyor. Milliyet ittifakının uyguladığı saray rejimi gitsin basıncı arttıkça Burjuvazinin demokrasi korosuna ama utangaç ama açıktan ve istekli katılanların sayısı da artıyor. Gerekçesi değişse de geçmişte düşman bugün dost herkes yan yana kol kola.

 “Tehlike çok büyük Faşizmden kurtulmak için, seçimde oyları tek bir yerde toplamak ve fark atmak gerekiyor.”

Kafa karıştıranlardan uzak durmak hatta onları lanetlemek gerekiyor.                                       İktidarın işine yarayacak her tür söylem ve eylemden uzak durmak gerek. İttifaktaki partilerin geçmişini silmenin zamanı, sormanın değil. Büyük ve ihtişamlı salonlarda Mustafa Kemalin birleştiriciliğinde hep birlikte el ele. Tam bir toplumsal kaynaşma, seçim zamanı farklılıkların önemi yok. Saadet partisi bile yola gelmiş hem bayrağımızı hem de Mustafa Kemalin dev posterini partisinde sallandırmış, Kılıçdaroğlu Cuma namazına başlamış, Bozkurtlarla sofraya oturmuşken bu birliği bozmak isteyen ancak AKP ye çalışan art niyetli kişi ve gruplar olabilir.

6 Şubat’ta yaşadığımız deprem de daha ölülerin bedeni soğumadan, enkaz altındaki isimsiz ölüler bir moloz yığınının içinden parçalanarak vinçlerle taşınırken, egemenlerin düzeni kurtarma telaşı içinde pusulasını şaşırmış isyan solun da desteğiyle çökmüş düzeni yeniden ayağa kaldırma ve restorasyon korosuna birlikte katılıyor.

Depreme sınıfsal bakamayanlar düzeni onarmaya yedekleniyor. Kendi sınırlı güçleriyle sorunları çözemeyeceklerini ve mutlaka bu düzenin bozulması çağrısıyla yeni bir düzeni kurabileceğimizi dillendiremiyorlar. Dayanışmayla onca insanı kucaklayacak ve normal yaşamlarına döndürecek bir gücü ortaya çıkarmanın mümkün olmayacağını düşünerek siyasal bir çözümü savunmayı hayata geçiremiyor. Bunu ancak sermayenin emekçilerden çaldıklarına el koyarak yapabileceğimizi söylemi ve eylemiyle yapabilir deme cesareti gösteremiyor.

Devrimci bir iradenin yokluğunda güç her zaman daha güven veren çekici olandır. Eski durumun terk edilmesi için yeninin yıkıcılığına çağrı yapmaya ve burada güç biriktirmeye ihtiyaç var. Kimseyle kötü olmak istemeyenler, ortalığı bulandıran biz olmayalım diyenler devrimci iddialarda bulunamazlar.     

İzmir NEWROZ’unun açığa çıkardıkları

Deprem nedeniyle eğlenmenin yerine yas duygusunu öne çıkardığını daha önceden açıklayan HDP katılımcılara siyah renk giyinmelerini salık vermişti.

Newroza katılanların birçoğu bu çağrıya uyarak çoğunlukla siyah kıyafetlerle alana gelmişti. Katılım gün boyu sürdüğünden net olarak katılımı ölçmek mümkün değildi.

Saat 13:00 te başlayan Newroz alanına akşam saatlerinde kitle dağılırken bile hala katılım sürüyordu.

Çalınan müzikler kitlenin öfkesini de sönümlendiren coşkuya pek izin vermeyen tarzda seçilmişti. Konuşmacılar genellikle seçim ağırlıklı ve iktidarın gönderilmesi yönünde konuşmalar yaptılar. ESP eş başkanı Şahin Tümüklü biraz daha ahengi bozan devrimci bir coşku ve kurtuluşun kitlelerin kendi gücüne dayanan bir mücadeleden geçtiğini vurgulaması dikkat çekiciydi. Alanda yaşanan hareketlilik nedeniyle konuşmaların çok dikkatle dinlenilmediği gerçeğini de vurgulamak gerekiyor.

Genel olarak alana gelenlerin enerjisiyle konuşmacıların ruh halinin pek uyuşmadığı söylenebilir. HDP İzmir mv. Serpil Kemalbay her zamanki sıradan konuşmasını yaptı. Sırrı Süreya Önder’in rahatsız olduğunu beyan ederek başladığı konuşması isteksiz, yorgun, sürekli barış vurgusu yaptığı içerik olarak  zayıf denilebilecek tarzda izlenen siyasete uygun biçimde gerçekleşti.  

TİP genel başkanı Erkan Baş’ın partisinin basına sızan HDP ile giriştiği mv. pazarlığı ve Sera Kadıgil’in medyada yayılan şoven tutumunu dışa vurduğu konuşmaları nedeniyle çizilen imajını onarmak için en yumuşak kent İzmir’de sahne alarak yıpranan imajını onarmaya dönük şowu tepkisizce hatta olumlu bir tarzda karşılandı. Bütün konuşmalar geçmiş yıllarda öne çıkan Kürtlerin taleplerini içeren, Kürdistan vurgusu barındıran konuşmalardan uzak gerçekleşti diyebiliriz. Aday çıkarmayan Kürtlerin kitle partisi HDP’nin etkin enerjik kitlesel gücüne rağmen CHP li cumhurbaşkanı adayını seçenek olarak sunması moralin düşmesinde etken olarak görülebilir. Alanda Sarı Kırmızı Yeşil renkler yok denecek kadar azdı. Bir Kürdistan bayrağı çocukların ellerinde alanın değişik yerlerinde gezdirildi. Kürdistan bayrağıyla fotoğraf çektirmek isteyenler gün boyu eksilmediğinden bayrak elden ele dolaştı. 2023 Newrozu coşkusu bastırılmış, katılımı düşük, Kürtlerin kafasının karışık olduğu ve Türkiyelileşme politikalarına uygun bir Newroz oldu diyebiliriz.