14 Mayıs Seçimleri
ışığında 2023 NEVROZU
20223 yılı Newrozu birçok
açıdan egemen güçlerin sıkıştığı, kitlelerin öfkesinin sokağa taşmasını
engelleme çabasının devletin bütün kurum ve destekçileri eliyle kotarılmaya
çalışıldığı bir zeminde gerçekleşti.
Uzun zamandır
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gönderme niyetiyle organize olmaya, her düşünce ve
çevreden güç devşirmeye çalışan sermaye güçleri bunu yapmakta oldukça
zorlanıyor.
Erdoğan ve AKP’nin bütün
yaşananlara rağmen hala en büyük oya sahip parti olması karşısında yamalı bohça
gibi dikiş tutmakta zorlanan Mill(iy)et ittifakının işi pek kolay görünmüyor.
Derin devletin operasyon
deneyimi olan eski memurlarından, Alevilerin Sivas’ta yakıldığında Belediye
Başkanı olanına, 10 Ekimde bombalar patlatılıp devrimci insanlar öldüğünde
oylarımız artıyor diyen, Sur’u yıkarken Toledo yapma sözü verenden, AKP’nin
ekonomi kurmayı olduğu dönemde emekçileri hedef alarak sermaye için yaptıkları
çabuk unutulana, Ağar abisine laf söyleyenlerin yüzünü gözünü dağıtan Uysal
çocuğa kadar sermaye devletine çok çeşitli hizmetlerde bulunan bir takım zevat
şimdi yeniymiş gibi piyasaya sürülüyor.
Bu AKP kopyalarının
toplamı Erdoğan’ı göndermeye yetmediğinden, Kürtlerden ve Parlamentoya göz
diken solun çeşitli kesimlerinin desteğine de ihtiyaç duyuyorlar.
Önce Ülkü Ocaklarının
eski başkanlarını desteğini alan Kılıçdaroğlu bütün adayları belirlemede tam
yetkili olunca önce BBP’nin kurucusu eski Ülkü Ocakları Başkanı tescilli faşist
devrimci katili Muhsin Yazıcıoğlu’nun oğlunu Sivas 1. sıradan aday göstereceği
medyaya düşerken birkaç gün sonra Diyarbakır’da Türkan Elçi’yi de saflarına
katmayı unutmuyor.
Bu ittifakın herkesin
ittifakı olması için ne gerekiyorsa yapılıyor. Parlamentoya katiller, failler,
gafiller, azmettiriciler, az pişmanlar, çok pişmanlar, şarkıcılar, sanat
camiasından yıpranmış zanaatkârlar yeni şekiller verilerek biraz da
parlatılarak vitrine konuyor.
Millet ittifakı dediğin
böyle olur. Çok renkli, tek sesli, tel amaçlı, farklı olanların farksızlıkta
eşitlendiği hepimiz bir milletiz, üstelik kardeşiz ittifakı.
Herkes şaşkınlıkla
sermayenin yeni iktidar belirleme oyununu sersemlemişçesine tepkisiz izliyor.
Şaşkınlık uzun sürmüyor daha şaşılası yeni bombalar patlıyor.
Kızanlar, gidenler, geri
gelenler tekrar sarılanlar, hesabı sonraya saklayanlar, zamanı gelince rolümüzü
oynarız diyenler. Bütün tarihi, mücadelesini, gerçekleri çarpıtarak, tarihi
tahrip etmeye çalışarak, ceylan derisi koltuklara serenler. Bir Faşizm, Şeriat
umacısı icat edip onu herkesin farklı renkli ilginç hikâyelerle beslediği ve
bütün bu birliğin bu umacıdan kurtulmak için olduğu, hiçbir tutarlılığa
dayanmayan masalların piyasaya sürüldüğü, Faşistlerden kurtulmanın ancak
eskinin tecrübeli tescilli faşistleriyle olacağını savunmaya kadar gidiyorlar.
Tam bir akıl yitimi yaşanıyor.
Az solcusu, çok solcusu, saf Kürdü safkan
Türküyle kol kola ortak bir geleceğe yürüyorlar.
Saf Kürtlerden hiç söz edilmemiş olsa da kayyumların
gideceğine, zindanların boşalacağına, Kürtlere belli haklar tanınacağına, biraz
olsun nefes alacaklarına inandırılmaya çalışılıyor.
Saf
Türkler ise ekonominin
düzeleceğine, asgari ücretin, emekli aylıklarının artacağına, enflasyonun
düşeceğine, laikliğin korunacağına, tekrar Mustafa Kemalin yolundan
gidileceğine inandırılmaya çalışılıyor. Tarih boyu İslamcı laik eksenli
tanımlanan mücadele oyunu sürüyor. “İslamcı” memurlara karşı Laik memurlar
iktidarı zorluyor.
Bütün ayrımların görünmez
kılındığı, bunlar gitsin de sonrası kolay hayalinde birleştirilmiş toplum sermaye düzeninin restorasyonu için konsolide
ediliyor. Ya da edilmeye çalışılıyor.
En net ve gerçekçi çözüm
olan, kitlelerin kendi seferberliğiyle ortaya konan iradesinin yeni bir hayatı
var edebileceği gerçeği karşısında susuluyor.
Seçim oyununun baskın rüzgârının her şeyi köklerinden söküp attığı yerde ne
ideoloji, ne tarih, ne iddialar kalıyor. Milliyet ittifakının uyguladığı saray
rejimi gitsin basıncı arttıkça Burjuvazinin demokrasi korosuna ama
utangaç ama açıktan ve istekli katılanların sayısı da artıyor. Gerekçesi
değişse de geçmişte düşman bugün dost herkes yan yana kol kola.
“Tehlike çok büyük Faşizmden kurtulmak için,
seçimde oyları tek bir yerde toplamak ve fark atmak gerekiyor.”
Kafa karıştıranlardan
uzak durmak hatta onları lanetlemek gerekiyor.
İktidarın işine yarayacak her tür söylem ve eylemden uzak durmak gerek.
İttifaktaki partilerin geçmişini silmenin zamanı, sormanın değil. Büyük ve
ihtişamlı salonlarda Mustafa Kemalin birleştiriciliğinde hep birlikte el ele.
Tam bir toplumsal kaynaşma, seçim zamanı farklılıkların önemi yok. Saadet
partisi bile yola gelmiş hem bayrağımızı hem de Mustafa Kemalin dev posterini
partisinde sallandırmış, Kılıçdaroğlu Cuma namazına başlamış, Bozkurtlarla
sofraya oturmuşken bu birliği bozmak isteyen ancak AKP ye çalışan art niyetli
kişi ve gruplar olabilir.
6 Şubat’ta yaşadığımız
deprem de daha ölülerin bedeni soğumadan, enkaz altındaki isimsiz ölüler bir
moloz yığınının içinden parçalanarak vinçlerle taşınırken, egemenlerin düzeni
kurtarma telaşı içinde pusulasını şaşırmış isyan solun da desteğiyle çökmüş
düzeni yeniden ayağa kaldırma ve restorasyon korosuna birlikte katılıyor.
Depreme sınıfsal
bakamayanlar düzeni onarmaya yedekleniyor. Kendi sınırlı güçleriyle sorunları
çözemeyeceklerini ve mutlaka bu düzenin bozulması çağrısıyla yeni bir düzeni
kurabileceğimizi dillendiremiyorlar. Dayanışmayla onca insanı kucaklayacak ve
normal yaşamlarına döndürecek bir gücü ortaya çıkarmanın mümkün olmayacağını
düşünerek siyasal bir çözümü savunmayı hayata geçiremiyor. Bunu ancak
sermayenin emekçilerden çaldıklarına el koyarak yapabileceğimizi söylemi ve
eylemiyle yapabilir deme cesareti gösteremiyor.
Devrimci bir iradenin
yokluğunda güç her zaman daha güven veren çekici olandır. Eski durumun terk
edilmesi için yeninin yıkıcılığına çağrı yapmaya ve burada güç biriktirmeye
ihtiyaç var. Kimseyle kötü olmak istemeyenler, ortalığı bulandıran biz
olmayalım diyenler devrimci iddialarda bulunamazlar.
İzmir NEWROZ’unun açığa
çıkardıkları
Deprem nedeniyle
eğlenmenin yerine yas duygusunu öne çıkardığını daha önceden açıklayan HDP
katılımcılara siyah renk giyinmelerini salık vermişti.
Newroza katılanların birçoğu
bu çağrıya uyarak çoğunlukla siyah kıyafetlerle alana gelmişti. Katılım gün
boyu sürdüğünden net olarak katılımı ölçmek mümkün değildi.
Saat 13:00 te başlayan
Newroz alanına akşam saatlerinde kitle dağılırken bile hala katılım sürüyordu.
Çalınan müzikler kitlenin
öfkesini de sönümlendiren coşkuya pek izin vermeyen tarzda seçilmişti.
Konuşmacılar genellikle seçim ağırlıklı ve iktidarın gönderilmesi yönünde
konuşmalar yaptılar. ESP eş başkanı Şahin Tümüklü biraz daha ahengi bozan
devrimci bir coşku ve kurtuluşun kitlelerin kendi gücüne dayanan bir
mücadeleden geçtiğini vurgulaması dikkat çekiciydi. Alanda yaşanan hareketlilik
nedeniyle konuşmaların çok dikkatle dinlenilmediği gerçeğini de vurgulamak
gerekiyor.
Genel olarak alana
gelenlerin enerjisiyle konuşmacıların ruh halinin pek uyuşmadığı söylenebilir. HDP
İzmir mv. Serpil Kemalbay her zamanki sıradan konuşmasını yaptı. Sırrı Süreya
Önder’in rahatsız olduğunu beyan ederek başladığı konuşması isteksiz, yorgun, sürekli
barış vurgusu yaptığı içerik olarak zayıf denilebilecek tarzda izlenen siyasete
uygun biçimde gerçekleşti.
TİP genel başkanı Erkan
Baş’ın partisinin basına sızan HDP ile giriştiği mv. pazarlığı ve Sera
Kadıgil’in medyada yayılan şoven tutumunu dışa vurduğu konuşmaları nedeniyle
çizilen imajını onarmak için en yumuşak kent İzmir’de sahne alarak yıpranan
imajını onarmaya dönük şowu tepkisizce hatta olumlu bir tarzda karşılandı. Bütün
konuşmalar geçmiş yıllarda öne çıkan Kürtlerin taleplerini içeren, Kürdistan vurgusu
barındıran konuşmalardan uzak gerçekleşti diyebiliriz. Aday çıkarmayan
Kürtlerin kitle partisi HDP’nin etkin enerjik kitlesel gücüne rağmen CHP li
cumhurbaşkanı adayını seçenek olarak sunması moralin düşmesinde etken olarak
görülebilir. Alanda Sarı Kırmızı Yeşil renkler yok denecek kadar azdı. Bir
Kürdistan bayrağı çocukların ellerinde alanın değişik yerlerinde gezdirildi.
Kürdistan bayrağıyla fotoğraf çektirmek isteyenler gün boyu eksilmediğinden
bayrak elden ele dolaştı. 2023 Newrozu coşkusu bastırılmış, katılımı düşük,
Kürtlerin kafasının karışık olduğu ve Türkiyelileşme politikalarına uygun bir
Newroz oldu diyebiliriz.