4 Mayıs 2020 Pazartesi

KRİZDEN SONRA KORONA SALGINI SINIFA SALDIRININ YENİ GEREKÇESİ




Korona faturası, zincirleme biçimde nasıl da işçilerin üzerine yıkılıyor. “Yeni normale dönüş” dedikleri tam da bu işte. İşsizlik tehdidi, esnek çalışma metotları, telafi çalıştırma, ikramiye ve maaşların budanması, sosyal haklarda kesintiler şimdi bir silsile halinde gelecek. Bangladeş’te olduğu gibi “kesintiler” süreci başladı bile.

Peki, işçilerin, emekçilerin, sendikaların “Yeni normale dönüş” stratejisi ne olacak?

Açık ki, bu, sınıfa karşı sınıf mücadelesi olmak zorunda.

Dirhem dirhem ekmeği koparma ve kazanma mücadelesi. Her günü 1 Mayıs’ın coşkusu ve direnci ile karşılamadıkça bunu başarmak zor elbette.

1 Mayıs’ı yasaklayanlar, korona gölgesinde sessiz sedasız gelip geçsin diye el ovuşturanlar hiç sevinmesinler; 1 Mayıs bitmedi, yeni başlıyor.

GÖÇMEN İŞÇİLERİN 1 MAYIS’I

Göçmen işçiler uluslararası işçi sınıfının bir parçası. Aynı zamanda burjuvazi için yedek işçi ordusu. Kriz zamanlarında en önce ve kolay vazgeçtikleri işçiler onlar. Patronların en ucuza ve güvencesiz yer doldurdukları işçiler yine onlar.

Körfez Arap ülkelerinde 3 milyon göçmen işçi çalışıyor. Kriz zamanlarında bu sayı 1 milyona indirilebiliyor. Salgın döneminde de aynısını yaptılar. Kontratları yok sayıp işçileri ortada bıraktılar. Korona günlerinde Arabistan’dan Kuveyt’e, Cezayir’den Libya’ya birçok ülkede göçmen işçiler eylemler yaptı. 1 Mayıs’a gelindiğinde, bu eylemler 1 Mayıs kutlamalarıyla birleşti. Hakları çalınan, sponsor şirketlere transfer edilerek savunmasız bırakılan gurbetçi işçilerimiz de bu eylemlerde vardı.

Peki, ya sendikalar, sendikal konfederasyonlar? Sendika çatı örgütleri Körfez için korona döneminde “ücretli izin” talep edemedi! İşleri güçleri hükümetlere “Küresel kalkınma için göçmen işçilere iyi davranın” mektupları yazmaktan ibaret. Bizdeki konfederasyonlar da dışarıdaki bu isyanlara sessiz kaldı. Oysa 1 Mayıs’ın özü “İşçilerin uluslararası birlik, mücadele ve dayanışması” değil mi?


İnsanlar, kalbinden vurulur bu ülkede,



Tekstil işçisi   Ali El Hemdan, vurulduğu yerde öldü. Sosyal medyada yayımlanan görüntülerde de sağlık görevlilerinin ambulansa bindirilmeden önce Ali’ye kalp masajı yaptıkları görülüyor. Kalbinden vurulan Ali, ambulans geldiğinde çoktan ölmüştü. 28 Nisan 2020 Günü bir can daha eklendi sonu gelmeyen ölümler listesine....

NE YAPILSA ALİ EL HEMDAN ÖLMEZDİ?

1 Mayıs’a sayılı günler kala, Suriyeli bir genç Adana’da polis kurşunuyla can verdi. Yaşı 18’di, adı Ali el Hemdan. Hemdan'ın ölümü kamuoyunu derinden sarstı. “Ali’yi öldürenler nerede” diye sordu milyonlar. Ateş eden polis tutuklandı. Peki, mevzu bitti mi? Ali’yi unutmamak için yeni sorular sormalı: Acaba ne yapılsa Ali ölmezdi? Bundan sonra ne yapılmalı ki başka Aliler ölmesin?

Ali 6 yıllık bir tekstil işçisiydi, çocukluktan beri işçi yani. Korona onun gibi yüz binlerce mülteci genci işsiz bıraktı. Koronadan ölmekle açlıktan ölmek arasında mülteciler. 20 yaş altındaki gençlerin sokakta yakalanması demek evdekilerin aç kalması demek.
Polis görünce canını dişine takarak kaçmaları bu yüzden. Cezayı ödeyecek güçleri de yok zaten.

Sahi biz bu olaydan bir ders çıkardık mı? 20 yaş ve altındaki mülteci işçilerin, sokakta polis görünce kaçmayacağının, yeni ölümler olmamasının garantisi ne? Kimi vatandaşlar bu soruyu sorunca şu tepkiyi veriyor: “İzin kağıdı gösterirlerse polis bir şey demez”. İyi de kayıt dışı çalıştırılan 1.4 milyon mülteci/göçmen işçiye bu izin
 belgesini hangi patron verecek?
Çok açık, Ali korona ile açlık arasında sıkışıp kalmasa bugün yaşıyor olacaktı.
Başka Alilerin yaşaması bu durumun ortadan kalkmasına bağlı.
Bu yüzden mülteci işçilere sigortalı/güvenceli iş imkânı sağlanmalı. Salgın döneminde işsizlik ödeneği ve yaşamsal destek verilmeli. Polisin silah kullanma yetkisi de bu kadar ‘ucuz’ olmamalı. Elbette mülteci işçilerin bu talebi, 1 Mayıs’ın sahibi bütün işçiler tarafından savunulmalı.

EVRENSEL GAZETESİNDEN  
Ercüment AKDENİZ'İN
04.05.2020 GÜNKÜ
1 Mayıs bitti mi? YAZISINDAN ALINTILANMIŞTIR.


1 Mayıs 2020 Cuma

NAZIM USTA 'DAN 1 MAYIS ŞİİRİ


NÂZIM HİKMET'İN İLK KEZ YAYINLANAN ŞİİRİ

TÜSTAV
Komintern Arşivi’nde yer alan Nâzım Hikmet’in “İstanbul’da 1 Mayıs” şiirini Banu İşlet bularak transliterasyonunu yaptı. Böylelikle 1 Mayıs’a Nâzım Hikmet ile merhaba diyebiliyoruz. Emeğin Bayramı kutlu olsun! #1Mayıs #1Mayıs2020



İstanbul’da 1 Mayıs

Kıpkızıl,
kan kırmızı bayraklarımızın alevinden
Sarı korsan bir balon gibi soldu güneş.
Ciğerlerimizde şişen türküler ateş!

Kol kola
Düştük yola
Yedikule’den amele evleri Sirkeci’ye dayandı,
Karagümrük kırmızıya boyandı.
Kasımpaşa tersaneyi yüklendi sırtına,
Geçtik köprüden
Geliyoruz:
Yol ver bize Cadde-i Kebir!
Kaldırımları söken topuklarımızla
Tokatlıyan’da göbekli mebusları tokatladık.
Osmanbey’in ensesine atladık!
Zifosladık Şişli’nin kadife mantosunu!
Bugün toz kondurmuyoruz keyfimize!
Bugün “Mayıs Bir”!
Bir Mayıs’ta İstanbul
Bizim olmuş gibidir!

 *   *   *

Hürriyet-i
Ebediye tepesinde taş kesilen
Mahmut Şevket’in iskeleti!
Seni oraya diken sınıf
Zırnık kadar bile vermedi bize hürriyeti;
Yıkıl karşımızdan!
Yangınları haykıran Yangın Kulesi tepeden bakma bize
Bir gün elbet
Seni borazan yapacağız kendimize,
İstanbul’un ağzı
Haykıracak kızıl inkılâbımızı!

Nun (N)[Nâzım] Ha (H) [Hikmet]