29 Eylül 2017 Cuma

Adana’da Ayakkabıcılar ilk genel kurullarını gerçekleştirdi


Adana’da, Ayakkabı İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğinin 1. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi.

Adana’da sayacılar ilk genel kurullarını gerçekleştirdi


Adana’da zam talebiyle başladıkları iş bırakma eylemi kazanımla sonuçlanan sayacılar, eylemle birlikte yeniden gündeme gelen derneklerinin 1’inci Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezinde gerçekleşen Ayakkabı İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Genel Kurulunda, sağlanan birliğin daha ileri taşınması gerektiğine vurgu yapıldı.
Saya işçilerinin de katıldığı kongrede İstanbul, Antep, Konya, İzmir, Manisa, Bursa ve Antakya’da eyleme geçen sayacılar da selamlandı.


‘BİZ YOKSAK PATRONLAR DA YOK’

Tek liste halinde gidilen genel kurulda dernek başkanlığına, iş bırakma eyleminde işçilerin sözcülüğünü yapan Ömer Tahak seçildi. Yönetimde, iş bırakma eyleminde Suriyeli işçilerin temsilcisi de yer aldı. İlk kongrenin heyecanını yaşayan sayacılar seçtikleri yönetimin arkasında olduklarını belirterek, yönetimin de kendilerinin arkalarında olmasını istedi. 
Dernek Başkanı Ömer Tahak, haklı bir mücadele başlattıklarını belirterek, “Bu mücadeleyi daha üst seviyelere çıkarmak için birlikteliğimizi bozmayalım” dedi. Artık haklarını dile getirecekleri bir platform olduğunu söyleyen Tahak, patronların artık kendilerini dikkate almaya başladığını ifade etti. Tahak, “Şunu anladılar ki biz yoksak onlar zaten yok. Biz varsak onlar var. Ama biz varsak da emeğimizin, hakkımızın hukukumuzun karşılığını alalım diyoruz. Bu derneği kurduk daha yapacak çok şeyimiz var. Derneğe daha fazla sahip çıkalım” dedi.


TÜMER: BU MÜCADELE ÖRNEKTİR

Genel kurula CHP Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer de katıldı. Sayacıların şimdilik sadece emeklerinin karşılığı olan ücretlerini aldığını ifade eden Tümer, “Sosyal güvenceniz, sendikal mücadele, ulaşımınız, yemeğiniz yok içinde. Ama kazanılmış bir zaferdir. Bu devamının gelmesi için de önemli bir adımdır. Bu anlamda başarınızı kutluyorum” dedi. 
İşçilerin çalışma şartlarını yerinde gördüğünü ifade eden Tümer, “İçeri girdiğimde aldığım kimyasalın kokusu hâlâ burnumda” dedi. İş güvenliği ve iş güvencesi olmadan çalışan sayacıların en umutsuz olunan noktada tam da arzu edilen bir örgütlülüğü hayata geçirdiğini ifade eden Tümer, “Burada mücadele eden işçi sınıfı ile birlikte olmanın onurunu yaşıyorum. Umarım bu mücadeleniz, iş güvencesiz çalışan diğer işçilere de örnek olur” diye konuştu.


‘SURİYELİLERLE BİRLİĞİN SAĞLANMASI ÖNEMLİ’

Kongreyi takip eden DİSK Tekstil Akdeniz Bölge Temsilcisi Yusuf Yürekli de genel kurulda söz aldı. Sayacıların çok ciddi bir sınavdan geçtiğini ifade eden Yürekli “Bu iş kolunda mücadele daha yeni başladı. Kısa sürede alınan hakla, birliğin neleri getireceğini gösterdi. Birliğin daha giderek büyümesi gerekir” dedi. Sayada çalışan işçilerin sigorta ve emek sömürüsü bakımından ülkelerini terk edip gelmek zorunda kalan Suriyeli işçilerden bir farkı olmadığını belirten Yürekli, Suriyeli işçilerle birlikte hareket edilmesinin de önemli olduğunu söyledi. (Adana/EVRENSEL)

İŞÇİ SENDİKA   28 Eylül 2017 13:13



‘Sayacılar grevinde en büyük kazanımımız           
işçinin değerli olduğunu göstermiş olmaktır’

2017-10-02 19:20:58  Siyasi Haber - Röportaj: Şafak Kurtoğlu
         
Adana Ayakkabı İşçileri Derneği Başkanı Ömer Tahak: “Diğer arkadaşlara birlik ve beraberlik çağrısı yaptık, tüm sayacı arkadaşlarla topyekün iş bırakma eylemi yaparsak taleplerimizi gerçekleştirebileceğimizi düşündük. Arkadaşlarımız birbirine söyledi ve herkes bu mücadeleye katıldı. Büyüyen direnişimizin adı ‘Grev’ oldu.”

‘Sayacılar grevinde en büyük kazanımımız işçinin değerli olduğunu göstermiş olmaktır’

Adana'da saya işçileri, çalışma koşulları ve ücretleri ile ilgili geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdikleri grevin ardından Ayakkabı İşçileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ni kurdular. Dernek başkanı Ömer Tahak'la Adana'da saya işçilerinin iş bırakma eylemi ve derneğin kuruluş sürecini konuştuk.

Ayakkabı işçileri neden greve gitti?

Ayakkabı işçilerinin sıkıntıları yeni değil; 50-60 yıl öncesine uzanan sıkıntılarımız var. Bunların başında; ücret ve çalışma koşulları gelmektedir. Saya işçilerinin haklarını savunmak için neler yapabiliriz diye düşünürken işçiler arasında ‘Olmaz, edemezsiniz, yapamazsınız' şeklinde düşünceler hakimdi. Önce 5 arkadaşla bir araya gelip grev fikrini paylaştık. Öncelikli taleplerimizi konuştuk. 50 yıldır bu piyasada zam yok, çok düşük fiyatlara çalışılıyor, yaptığımız ayakkabılar İtalya'ya, İspanya'ya ve dünyaca ünlü birçok markaya gidiyor. Bu giden ayakkabılar 300-500 TL'ye satılırken; emekçinin hakkına 2-3 TL gibi bir rakam düşüyor. Bu nedenlerle grev yapma kararı aldık.

Grev nasıl gerçekleşti ve nasıl sonuçlandı?

Diğer arkadaşlara birlik ve beraberlik çağrısı yaptık, tüm sayacı arkadaşlarla topyekün iş bırakma eylemi yaparsak taleplerimizi gerçekleştirebileceğimizi düşündük. Fakat önümüzde bir OHAL vardı. OHAL şartlarında grev veya lokavt yapamazdık. Olaylar spontane gelişti. Arkadaşlarımız birbirine söyledi ve herkes bu mücadeleye katıldı. Büyüyen direnişimizin adı “Grev” oldu. Sonrasında biz hep birlikte iş bıraktık. Emniyetin yaptığı sayımlara göre meydanlara gelen kişi sayısı 800-850 civarındaydı. Bu sayı başlangıç sayımızdı, günler geçtikçe sayımız artıyordu. Genel taleplerimiz konusunda bir avukatımız ile mali müşavirimiz ile muhasebecimiz ve sanatkâr ustalarımız ile bir araya gelip bir şartname hazırladık. Öncelikli talebimiz yüzde 25’lik bir zamdı. Görüşmeler için masaya oturduğumuz firmalar, yüzde 25’lik zam yerine yüzde 21’lik bir zam vermeyi fakat bu zammı yüzde 13 + yüzde 8 olacak şekilde vermeyi önerdiler. Bizler de yüzde 8’lik zam dilimine opsiyon koymak şartıyla her sene en az yüzde 8 zam yapılması koşulu ile ilgili bir madde koyduk ve bu madde kabul gördü. Bu haberi grevde bulunan arkadaşlara davul ve zurna eşliğinde duyurduk ve eylemimizi orada bitirdik. Bizim için bu büyük bir kazanım oldu, bizim nezdimizde devrim niteliğinde bir kazanımdır.

‘Sayacılar grevinde en büyük kazanımımız işçinin değerli olduğunu göstermiş olmaktır’

Grev sonrası yaşanan gelişmelerden bahseder misiniz?

Bizim yaşadığımız bu olay ayakkabıcılık sektöründe kanayan büyük bir yaraymış ki bizden sonra İstanbul ayağa kalktı, İstanbul’un ardından Gaziantep başladı, ardından Konya ve sonrasında İzmir'deki ayakkabı işçileri eyleme başlayarak zamlarını alıp kazanımlar elde ettiler. Bizim bu sürecimizde Meclis’te bulunan milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları, sendika temsilcileri ve çeşitli parti yöneticileri birçok defa ziyaretimizde bulundu. Bunların yanı sıra Adana'nın çeşitli mahallelerinde ve ilçelerinde (Ceyhan ve Tufanbeyli) ve Osmaniye'de dağınık halde bulunan sayacıları bir araya topladık. Derneğimizi sembolik de olsa bir kale yaptık.

Dernek ne zaman kuruldu?

Derneğimiz 2012 yılındaki grevimizden sonra sayacı arkadaşlarımız tarafından kuruldu. Fakat dernek etkin olamadı. Dernek sadece yasal olarak vardı, gerçekte pasifti. Biz 2017 yılında aktif hale getirdik. Derneğimizin yönetimini, yazışmalarını ve tüzüğünü güncelledik.


Dernek ile birlikte kazanımlarınız neler oldu?

Derneğimiz ile birlikte her ne kadar sembolik rakamlar ile zam aldık desek de bizim en büyük kazanımımız sanatçının, zanaatkârın, emekçinin, bu sektörde çalışan işçilerin değerli olduğunu göstermiş olmamızdır. Derneğimiz kuruldu, biz eylemlerimizi yaptık; sabahları bize ‘günaydın’ demeyen, ‘nasılsın’ demeyen ‘şunu nasıl yaptınız’ demeyen patron şimdi artık zanaatkâra, emekçiye değer vermeye başladı. 

Derneğinizin amaçlarından bahseder misiniz?

Derneğimizin öncelikli amacı işçileri ve zanaatkarları bir araya getirip toplu olarak çalışma koşullarını ve ücretlerini düzeltmek. İlerleyen zamanlarda elimizden geldiğince ilimizdeki tüm sayacı arkadaşlarımızın katılımı ile sempozyum, çalıştay adı altında bir araya getirecek ve bilinçlendireceğiz.

Önümüzdeki döneme dair söylemek istediğiniz şeyler var mı?


Genel Kurul toplantımızı yaptığımız zaman bunlarla ilgili konuştuğumuz her şeyi orada arkadaşlara anlattım ve cümlemin sonunu şöyle bitirdim: “Rahmetli Deniz Gezmiş'in bir lafı vardı; fabrikalar, tarlalar, siyasi iktidar ne zaman emekçinin olursa o zaman bu mücadele bitecektir.” Ben de bu lafı oraya uyarladım, bunu arkadaşlara söyledim. Ne zaman ki Adana piyasasındaki emekçinin, sanatçının ve zanaatkârın bu haklı mücadelesi ne zaman onların memnun olacağı şekilde sonuçlanırsa o zaman bu mücadele bitecek. Ondan sonra İstanbul'daki, Konya'daki arkadaşlar için uğraşırız. Son olarak sözlerimi şu şekilde bitirmek istiyorum: “Güzel günler göreceğiz arkadaşlar. Şairin dediği gibi motorları mavilikleri süreceğiz…”


MANİSA'DA ARTIŞ SAĞLANDI


Manisa’da sayacıların iş bırakma eylemi sonrasında imalatçılar parça başı ücretlerde 1 liralık artış yaptı. Sayacılar şimdilik eylemlerini sonlandırırken bütün taleplerinin arkasında durmaya devam edeceklerini aktardı.
Birçok ilin ardından Manisa’da da ayakkabıcılar sitesinde çalışan sayacılar iş bırakma eylemine başlayarak parça başı ücretlerinin yüzde 50 arttırılması ve solüsyon ve iplerinin imalatçılar tarafından karşılanması ve kayıt dışılığın son bulmasını istedi.
Sayacıların büyük bir kısmının katıldığı iş bırakma eylemleri sırasında sayacı temsilcileri, büyük imalatçıların temsilcileri ile toplantı gerçekleştirerek taleplerini iletti. Yapılan görüşmenin ardından parça başı ücretlerde şimdilik 1 lira artış sağlandı.

Sayacılar şimdilik tekrardan işbaşı yaptı. Taleplerin tamamen hayata geçirilmesi için önümüzdeki haftalarda sayacı temsilcileri ile imalatçı temsilcileri bir kez daha bir araya gelecek. Sayacılar talepleri yerine getirilmezse yeniden iş bırakacaklarını dile getirdi. (Manisa/EVRENSEL)

Saya tezgâhlarında düşe yatan çocuklar...


Masada uyuyakalan çocuk bir mülteci, Suriyeli. Henüz 9 yaşında. O da bir ana kuzusu. Ama burası bir okul değil saya atölyesi! Ayakkabı derilerinin kesilip dikildiği, temizlenip yapıştırıldığı yer yani.
Fotoğraf İstanbul’dan. Ama o aslında Antep’ten Adana’ya, İzmir’den Trakya’ya bütün Türkiye’nin resmi. Evrensel’in sayfaları tanıktır: Açın bakın son 20 günkü saya eylemlerine, en önde yürüyenlerin çocuklar olduğunu görürsünüz.
Peki, saya masası başında uyuyakalan bu çocuk fotoğrafını kim çekti?
Yine bir işçi çocuk; adı bizde saklı başka bir Suriyeli. 
Onun da yaşı 17. 
Evrensel, bütün işçilerin gazetesi olduğu gibi mülteci işçilerin de gazetesi. İşte bu yüzden tıpkı Türkiyeli işçiler gibi Suriyeli işçiler de kendi haberlerini yapıp bize gönderiyor; yaşadıkları dramı fotoğraflarla belgeliyor. 


Fotoğrafı görünce aklıma hemen saya işçisi çocukların anlattıkları geldi. İkitelli OSB’de çalışan çocuklardan biri şöyle demişti: “Sabah 7’den akşam 10’a kadar durmadan çalışıyoruz. Çay molası yok, yemek molası yok. Yemeği iş masasında yemek zorundayız, yoksa iş kaçar. Sigorta yok, haftalık 150, taş çatlasın 200 lira. Burada 8 yaşında çalışan çocuklar bile var. Hatta bazı Suriyeli aileler 6-7 yaşındaki çocukları atölyelere getiriyor; sırf yapıştırıcı kokusuna alışsınlar diye...” 
Hani bir şarkı vardı: “Dokuz altı yollarında gülmek yasak” diye. Burada zalimlik onu da geçmiş. Bırakın çocukları, yetişkin insanların bile sabah 7 akşam 10 mesaisine dayanması hiç kolay değil. Sonuçta can bu. 
Memleketi yönetenler, çocuk işçilikle mücadele konusunda bol keseden ahkam kesiyor. Ama tablo tam bir felaket, her gün daha geriye gidiyor. TÜİK verilerine göre Türkiye’de çocuk işçilerin sayısı 708 bin ve bu çocukların sadece 150 bini sigortalı. Yani çalışan her 10 çocuktan 8’i kayıt dışı. Ama bu rakamlar gerçeği tam yansıtmıyor. Zira DİSK Genel-İş, çocuk işçi sayısını 2 milyon olarak açıkladı. Bu, gerçeğe daha yakın. Öyle ki Türkiye’de 3 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı yaşıyor ve bunların çoğu ya çocuk ya da kadın. Çocukların ezici çoğunluğu ise -Türkiye’de çocuk çalıştırmak yasak olduğu halde- işçi çocuk! Ama kim takar yasağı! Tekstil, tarım, ayakkabı, inşaat ve daha birçok sektör çocuk işçi kaynıyor. Patronlar mutlu, devletin denetleyici kurumlarıysa adeta üç maymunu oynuyor. 



‘ÇOCUK ÇALIŞTIRMAYIZ’ YALANI!

Uluslararası büyük ayakkabı firmaları, markalarına halel gelmesin diye şunu diyor: “Türkiye’deki fabrikalarımızda kesinlikle çocuk çalıştırılamaz.” Yalan! Hem de düpedüz yalan! Çünkü onlar işin kolayını bulmuşlar: Çocuk çalıştırılan atölyelere fason iş vererek kendi suçlarını sayacılara yıkmışlar. Yani anlayacağınız büyük kapitalist şirketler, bu kuralsız çalışma düzeninin hem kurucusu, hem denetçisi hem de bir numaralı sorumlusudur.

HÜKÜMETİN DİLİNDE SÜSLÜ BİR LAF: ÇOCUK İŞÇİLİKLE MÜCADELE 

Peki ya Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı; ilgili müdürlükler? Gören varsa beri gelsin! İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun çıktığı 2013’ten bu yana 300’e yakın işçi çocuk iş cinayetlerinin kurbanı olmuş.

Sonuç olarak: “Çocuk işçilikle mücadele” hükümet ve sermayenin dilinde süslü laflar olmaktan çıkmalı, çıkarılmalı. Bunun için esas olarak sendikalar, emek örgütleri, işçi sınıfı devreye girmeli. Çözüme gelince. Açlıkla boğuşan emekçi ailelerin, savaştan kaçmış ve bir ekmeğe muhtaç mülteci çocukların peşine düşmek, onlara operasyonlar çekmek değil elbette çözüm. Bütün çocuklar için ücretsiz eğitim, çocuk sahibi yoksul aileler ve mülteciler için sosyal güvence işin ABC’si örneğin.    




     

ÖLÜMLE BURUN BURUNA...

Fotoğrafta yorgunlukta uyuyakalan çocuğun-çocukların- sağlığı da büyük tehlike altında.  Şöyle ki; sayada çocukların parmakları makasla çalışmaktan kötürümleşmiş! İlkokul çağındaki çocuklar, bütün gün uyuşturucu özelliği olan maddeleri koklayarak çalışıyor. Sitede, atölyede havalandırma mı? Hak getire! En kralı kendisine bile faydası olmayan aciz bir vantilatör görüyor. Çocuklar başlarının sıklıkla döndüğünü, midelerinin bulandığını söylüyor. Daha da vahimi; solüsyon, lateks gibi yapıştırıcıların doldurulduğu teneke kutular yanıcı özelliğe sahip: Küçük bir dikkatsizlik ölümcül patlama ya da ateş yangınının ortasında kalmak demek.




Saya eylemlerinde, en önde çocuk işçiler yürüdü.

      Saya eylemlerinde, en önde çocuk işçiler yürüdü.

Sayacıların iş bırakma eylemi sürüyor


  
 28 Eylül 2017 04:28
      
Ücret zammı talebiyle Adana, İstanbul, Konya, Antep ve İzmir’in ardından Manisa, Antakya ve Bursa’da başlayan sayacıların iş bırakma eylemi sürüyor.
Sayacıların Adana’da ücret zammı talebiyle başlattığı iş bırakma eylemi kısa sürede İstanbul, Konya, Antep ve İzmir’e yayıldı. Bu hafta başında ise sayacılar aynı taleple Manisa, Hatay Antakya ve Bursa’da iş bırakma eylemine başladı.

BURSA

Hakları için mücadele ettiklerini ifade eden Bursa Ayakkabıcılar Sitesi’ndeki sayacılar, “Bugüne kadar 14-15 saat çalıştık. Sosyal güvencemiz yok. Senede 8 ay çalışıp 4 ay çalışmıyoruz. Bu durumda asgari ücretle çalışan bir vasıfsız elemanın durumu bizim durumumuzdan daha iyi. Çoğu arkadaşımız mesleği bırakmak zorunda kaldı. Meslekte yetişen eleman kalmadı. Biz de her insan gibi akşam evde olmak istiyoruz. Gece 12’lere kadar çalışmak istemiyoruz. Sigorta primlerimizi rahat bir şekilde ödemek istiyoruz. Saya fiyatlarına zam istiyoruz. Saya fiyatları taban fiyat olarak 4 TL olsun. Mevcut saya fiyatlarına ise 1 lira zam istiyoruz. Bot fiyatları iki katına çıksın” dedi. Bir dernek de kuracaklarını ifade eden sayacılar, “Dernek sayacıların hakkını savunan, birliği pekiştiren bir yapıya sahip olacak” diye konuştu.

MANİSA

Manisa’nın Yunus Emre ilçesinde kurulu bulunan Ayakkabıcılar Sitesi’nde de sayacıların eylemi sürüyor. 10 yıldır aynı ücrete iş yaptıklarını dile getiren sayacılar, ayakkabı imalatçılarından çift başı yüzde 10 pay ve kayıt dışılığın son bulmasını talep ediyor. İş bırakma eyleminde sitedeki 300 sayacının büyük bir kısmı yer alıyor. Manisa’daki sayacılar bir hafta sürdürecekleri eylemin sonunda sonuç alınamazsa eyleme devam edecek.

ANTAKYA

Antakya Tabakhane bölgesinde çalışan sayacılar da talep ettikleri yüzde 40’lık zammın verilmemesi ve sosyal güvencelerinin sağlanmaması halinde iş bırakma eylemine devam edeceklerini açıkladı. Çok düşük fiyatlarla, sigortasız bir şekilde günde 10-12 saat çalıştırıldıklarını ifade eden sayacılar, “Yaşı geçmesine rağmen sigortası olmadığı için emekli olamayan arkadaşlarımız var. Yüzde 40 zam istedik, bu zam gelmezse işimizin başına dönmeyeceğiz” dedi.

SAYACILARIN EYLEMİ MECLİSTE

HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Jülide Sarıeroğlu’nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi vererek sayacıların eylemini meclis gündemine taşıdı.
Eylemlerin 5 Eylül’de Adana’da başladığını hatırlatan Yiğitalp, Bakan Sarıeroğlu’ya şu soruları yöneltti: “Saya emekçilerinin başlatmış olduğu iş bırakma eylemlerinden haberdar mısınız? Eylem ile ilgili emekçilerle herhangi bir görüşme yapılmış mıdır? Türkiye’de kaç çocuk saya emekçisi olarak çalışmaktadır? Çocukların saya emekçisi olarak çalışmasını engellemek için bir çalışmanız var mıdır? Saya emekçilerinin ücret artışı, çalışma sürelerinin azaltılması, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, sigortalı çalışma ve diğer sosyal haklarının düzeltilmesi ile ilgili bir planlamanız var mıdır? Saya işçilerinin meslek hastalıkları nelerdir? Bu hastalıklar ile ilgili Bakanlığınız tarafından yapılmış bir çalışma var mıdır?” (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)
Son Düzenlenme Tarihi: 28 Eylül 2017


27 Eylül 2017 Çarşamba

GENETİK APTALLAR DEĞİLİZ!

Ayakkabı işçileri köle statüsünde

İzmir'in Bornova ilçesinde Işıkkent Ayakkabı Sitesi'nde çalışan yüzlerce işçi, fason çalıştırılmak zorunda bırakıldığı için başta sağlık güvencesi olmak üzere birçok iş güvencesinden yararlanamıyor.
İzmir'in Bornova ilçesinde Işıkkent Ayakkabı Sitesinde zor koşullar da çalışan yüzlerce ayakkabı işçisi, bir yığın sorunla boğuşuyor. Fason çalıştırılan işçiler, ayakkabı malzemesinde kanserojen madde bulunmasından dolayı çeşitli sağlık sorunlarıyla uğraşıyor. İşveren tarafından genelde sağlık sigortaları yapılmayan işçiler, işverenlerin yasal yükümlülüklerden kaçmak için işçileri fason çalıştırdığını belirtiyor. İşçiler, fason olarak artık çalışmak istemediklerini ve bunun için mücadele edeceklerini söyledi. Fason olarak çalışmanın işverenin faydasına olduğunu belirten işçiler, bu durumda işçilere karşı birçok yasal hakkın yerine getirilmediğine dikkat çekti. Yıllardır ayakkabı işinde çalışan Abdullah Taşkın, ayakkabı sitesinde genelde Roman ve Kürtlerin çalıştığına dikkat çekerek, "90'lı yıllarda bölgede yaşanan savaş nedeniyle memleketini terk eden Kürtler, burada maddi imkânsızlıkların içine düştü. Bu durumda hiç şarta bakmaksızın çalışmak zorunda kaldılar" dedi.

'MALZEMELER İŞÇİLERİN SAĞLIĞINDAN DAHA ÖNEMLİ'

28 yıldır ayakkabı işinde Sayacı (Ayakkabı yüzeyi dikimi) olarak çalışan Sait Dinç, yaşadıkları sorunların başında çift başı yani fason çalışmanın geldiğini belirterek, çift başı üretimin işçiler arasında rekabet oluşturduğunu ifade etti. Yaratılmak istenen rekabet ortamının işçiler arasında diyalogun gelişmesini engellediğini söyleyen Dinç, işçilerin mutsuz bir şekilde çalışarak, sürekli birbirileriyle didiştiklerini kaydetti. Rekabetten dolayı yapılan işlerin fiyatlarında düşüş yaşanmasına neden olduğunu dile getiren Dinç, maddi kaygıların sosyal güvence ve sağlıklarını ikinci plana attığını belirtti. Işıkkent Ayakkabı Sitesi'nde 30 bine yakın insanın çalıştığını altını çizen Dinç, işçilerin birçoğunun sağlık sorunlarıyla boğuştuğunu kaydetti. Normal şartlarda çalışılan iş yerlerinde malzemelerin bodrum katlara konulması gerektiğini belirten Dinç, birçok yerde malzemelerin bozulmaması için malzemelerin üst katlarda, hava alacak şekilde muhafaza edildiğini, bunun yerine işçilerin bodrum katlarında çalıştırıldığına dikkat çekti. Burada çalışan birçok insan için emekliliğin hayal olduğunu ifade eden Dinçer, "Malzemeler insan yaşamından ve sağlığından daha önemli. Günde 14 saat boyunca bu bodrumda, kanserojen madde barındıran malzemelerle çalışıyoruz. İşçiler kadermiş gibi ömürlerinin sonuna kadar sanki sigortasız çalışmak zorunda bırakılmış" dedi.

'GENETİK APTALLAR DEĞİLİZ'

Ulaşım giderlerini de işçilerin karşıladığını ifade eden Dinç, paraları olmadığı zaman işe gitmeseler de işverenin çok umursamadığını söyledi. Dinç, çocuklarının eğitimleriyle maddi sorunlar nedeniyle ilgilenemediklerinin altını çizerek, şunları söyledi: "Çocuklarımız üniversite sınavında başarısız oldu. Onları dershaneye gönderemiyoruz. Bizler genetik aptal değiliz imkanımız olsa bizim de çocuklarımız başarılı olur" dedi.

'35 YILDIR AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞIYORUM'

35 yıldır kesici olarak çalışan bir diğer ayakkabı işçisi Çağlar Kayıkçı ise işçilerin birçoğunun genelde aynı problemlerle boğuştuğunu belirterek, ayakkabı sektörünün sezonluk olması nedeniyle sürekli kaygılı olduklarını vurguladı. Kayıkçı, "Köklü çözümlerin bulunması için işçilerin mücadele etmesi gerekir. 35 yıldır aynı şartlarda çalışıyorum. İşçiler her yıl daha fazla eziliyor" dedi.
"Benim yaşım daha 23, çalışabileceğim sigortalı bir iş bulabilsem bu işi yapmazdım" diyen ayakkabı işçisi Şenol Akay, işverenin agresif tavırlarından dolayı hakları olan ücreti bile istemeye çekindiklerini belirtti.


İZMİR-DİHA

MANİSA VE BURSA'LI SAYA İŞÇİLERİ KONUŞUYOR!

‘Ayakkabının yüzde 70’ini yapıyoruz yüzde 10’unu alamıyoruz’

Manisa’da iş bırakan sayacılar, ayakkabının yüzde 70’ini yaptıkları halde toptan fiyatındaki satışın yüzde 10’unu bile alamadıklarını dile getirdi.
Metehan UD / Evrensel - İzmir

Birçok kentin ardından Manisa Ayakkabıcılar Sitesi’nde çalışan sayacılar da parça başı ücretlerinin arttırılması, solüsyon ve iplerin imalatçılar tarafından tedarik edilmesi ve kayıt dışılığın son bulması talebi ile üretim yapmayı durdurdu.

Manisa’daki Sayacıların büyük bir kısmı iş bırakmaya katılırken, 1 hafta içinde sonuç sağlanamazsa sayacılar eylemlerini sürdürecek. 10 yıla yakın süredir aynı ücrete üretim yaptıklarını dile getiren sayacılar bütün imalatçılar en az yüzde 50 zam yapmadan iş başı yapmayacak. Sayacı temsilcileri ile büyük ayakkabı firmalarının sahiplerinin önümüzdeki günlerde görüşme yapması bekleniyor.
20 yıllık sayacı ustası Murat Yıldırak, “Emeğimizin hakkı için birlik, beraberlik içinde hareket edeceğiz, haklarımızı alana kadar. Bir arada olursak alamayacağımız hiçbir hakkımız yok. Mağazada 400 liraya satılan ayakkabıyı 4 liraya dikiyoruz. Artık bu paraya çalışmak istemiyoruz. Ayakkabının yüzde 70’ini ben yapıyorum ama toptan fiyatı üstünden yüzde 10’unu alamıyorum. Malzemeye, dükkân kiralarına yüzde yüz zam geldi ama bize zam yapılmadı. Sayacı arkadaşlarım para kazanamadığı için birer birer mesleği bıraktı. Sayacılar, elektrik su faturalarını ödeyemecek duruma geldi. Artık mülk sahipleri de sayacılara dükkân vermiyor. Bunlardan dolayı sayacılık Manisa’da yok olmaya yüz tutmuş durumda” dedi.

‘DERNEK KURMAYA KARAR VERDİK’

22 yıllık saya utası Faysal Aslan da Sayacılığın sahipsiz bir meslek haline geldiğini ifade ederek şunları söyledi: “Biz bu mesleği sürdürememekteyiz. Fiyatlarımız çok düşük. Türkiye genelinde Sayanın bir alt taban fiyatı olması lazım. Bugünün şartlarında asgari ücretin altında çalışıyoruz. Çoğu arkadaşımızın iş güvencesi yok. Mesleğimize yeni işçiler yetiştiremiyoruz. Tüm ustalar tek başına çalışmak zorunda kalıyor. Bu meslek tek başına da yapılacak bir iş de değil. Bir alt tabanımız olsa her şey daha düzenli olur. Odamız da bizim sorunlarımızla ilgilenmedi çünkü onlar imalatçıları temsil ediyor. Bundan dolayı sayacı derneği açmaya karar verdik. Örgütümüz olmadığı için sahipsiz kaldık. Dernek kurarsak daha iyi şartlarda çalışırız.”

‘ASGARİ ÜCRETİN DE ALTINDA KAZANIYORUZ’

19 yıllık saya ustası Melih Ay da Sayacılığın çalışma şartlarının çok zor olduğunu belirterek  “Sabah sekizde dükkâna geliyoruz. 11’de evime gidiyorum. Malzeme masraflarını çıktığımızda aldığımız para asgari ücretin de altına düşüyor. Bu sadece benim değil bütün Sayacıların sorunu. Bana ‘Kazanamıyorsan yapma’ diyor. Ben bu mesleği yapmayıp da ne iş yapacağım? Benim elimden başka iş gelmiyor. Elimde sanatım var. 10 sene önce 6.75’e bot dikiyordum, bugün daha ağır modelini daha düşük fiyata dikiyorum. Ben çocuğumu hafta sonundan hafta sonuna görüyorum. Ben bunları yaşamak zorunda mıyım, benim sosyal hayatım böyle mi geçecek? Yeri geldi bu meslekte 3 ay da çalışmadık 4 ay da. Gerekirse şimdi de çalışmayacağız. Birlik olursak hakkımızı alırız” dedi.

‘SAĞLIK PROBLEMLERİMİZ DE ÇOK’

Ayakkabı yapımı sırasında kullanılan solüsyon çok sayıda Sayacıda meslek hastalığı yaratmış durumda. Bunlardan biri de 20 yıllık saya ustası Ömer Aydın. Solunum yollarında sorun yaşayan ve iki defa ameliyat olan Aydın şunları söyledi: “Kimyasal madde ile çalıştığımız için sağlık problemlerimiz çok. Doktor bu mesleği yapmaya devam edersem bir kez daha aynı sorunlarla karşılaşacağımı söyledi ancak benim yapabilecek başka bir mesleğim yok. Çalışmak zorundayım. Yakın zamanda bir kez daha ameliyat olmam lazım. Bir talebimiz de işçi sağlığı önlemlerinin imalatçılar tarafından sağlanması.”
68 yaşında olan Arif usta da 10 yaşından beri bu işte çalışıyor. Emekli olduğu halde yaşadığı ekonomik sorunlardan dolayı tekrar çalışmak zorunda kalan Arif usta da “15 seneki ücretle şimdiki aynı. Oğlum kendi sigortasını dahi yapamıyor. Meslekte durum çok kötü. İmalatçılar kazancımızı asgari ücrete endeksleyerek hesaplıyor. Sabah 7’den gece 11’e kadar çalışıyoruz. Bunu hesaplamıyorlar. Bir makine parçası değiştirdik mi haftalık gidiyor. 20-25 sene öncesinde sayacılar bu şekilde iş bıraktı, kazanım elde ettiler. Öncesinde yazın ayrı, kışın ayrı zam yapılırdı. Şimdi zam istiyoruz vermiyorlar” dedi.


KADIN SAYACI: ÇOCUKLARLA GÜNÜMÜZ BURADA GEÇİYOR

Uğur ÖKDEMİR -Bursa

Bursa Ayakkabıcılar Sitesinde de sayacılar, parça başı ücretlerinin arttırılması ve sosyal güvencelerinin sağlanması talepleri ile bir hafta iş bırakma eylemi başlattı. Bursa’da sayacılık yapan Aslı Özgen, iki çocuğunun da okuldan çıktıktan sonra sitede zaman geçirdiğine dikkat çekiyor.
8 yıldır bu işi yaptığını söyleyen sayacı Aslı Özgen, “İki çocuğum var. Onlar da benimle birlikte bu sitede zaman geçiriyor. Biri 3’e diğeri 6’ya gidiyor. Okuldan sonra buraya yanıma geliyorlar mecburen. Biz burada emek veriyoruz ama hakkımızı alamıyoruz. 8 senedir zam almıyoruz. Bütün günümüz burada geçiyor ve her gün tavuk yemekten içimizden civciv çıkacak neredeyse. Evde yemek bile yapamıyorum. Sabah 7’de gelip 11’de eve gidiyorum. Cumartesi pazar yok hep buradayız” dedi.

Sosyal güvencelerinin olmadığını ifade eden Özgen, “Hiçbir hakkımız yok açıkçası. Bizlerin de hakkı değil mi tatile çıkmak? Bırakın tatile çıkmayı pikniğe bile gidemiyoruz. O bile bize lüks olmuş durumda. Durumumuz içler acısı ama bu hale gelmesinde bizlerin de payı var. Zamanında 3 TL’ye dikerken diğeri ‘Getir ben 2 TL’ye dikerim’ diye diye kendimizi bitirdik. Artık bu şekilde yapmamalıyız. 8 senede her şeye zam geldi kullandığımız iğneye bile zam gelirken bize bir türlü gelmedi. Hafta sonları malzemeciye borcu ödememek için kaçıyoruz. Nereye yetiştirelim biz de bilmiyoruz” diye konuştu.
Her yerde olduğu gibi Bursa’da da Suriyeli Sayacılara rastlanıyor. Başta, ‘Suriyeliler geldi işimizi aldılar’ dendiğini belirten bir Suriyeli sayacı, “Ama hepimizi eziyorlar, bunu sonradan da olsa anladık ve bugün birlikte mücadele ediyoruz. Biz savaştan çıktık ama daha büyük bir savaşa girdik şu an. Ekonomik savaş veriyoruz. Bizlere Suriyelilerin zam isteme hakkı yok diyorlar. Ama çalışırken aynı işi yapmamızı bekliyorlar. Bugün Türkiyeli ve Suriyeli saya işçileri olarak ortak hareket ediyoruz. Bizi birbirimize karşı kullanmalarına artık izin vermeyeceğiz. Şimdi dernek kuruyoruz ve bu dernekte biz Suriyeliler de olacak” dedi.


Sitede daha önce 300’e yakın sayacının bulunduğunu ancak zamanla bir kısmının mesleği bıraktığını dile getiren bir sayacı da şunları söyledi: “Şu an 200 civarında usta var. Bunların yanında çalışanları da saydığında 1000’in üzerinde oluyor çalışan sayısı. Artık kimse çalışmak istemiyor. Eskiden birbirimizin sıkıntısını çözerdik. Ama zamanla aldığımız ücretler azaldı, herkes geçim derdine düştü. Bırakın birbirine yardım etmeyi birbirinin işini kapma noktasına geldik. Selam vermez olduk neredeyse birbirimize.


MANİSA SAYA İŞÇİLERİ KONUŞUYOR!
https://youtu.be/uVyEY-rNRzs

26 Eylül 2017 Salı

SAYA NEDİR, SAYA İŞÇİSİ NE YAPAR?

Saya, ayakkabıların yumuşak olan üst bölümüne deniyor. Saya işçileri ise doğal ya da yapay derilerle tekstil ürünlerinden kesilmiş parçaları makinelerle işleyerek ayakkabı modeline uygun hale getiriyor. Bir saya işçisinin tek bir ürün için yaptığı işlem şöyle gerçekleşiyor: Saya tıraş bıçağı ya da tıraş makinesi ile inceltilmesi gereken yerler tıraşlanıyor. Tıraşlanan yerlere boya ve yakma işlemi uygulanıyor. Kıvırma yapılacak yerler elde ya da makinede yapıştırıcı sürülerek kıvrılıyor. Mermer üzerinde sayaya astar yapıştırıcı sürülüp, birleştirilen parçalar saya makineleri yardımıyla modele uygun şekilde dikiliyor.

VİDEO-
https://youtu.be/dYxkmNKz1vI


SAYACILAR ESNAF DEĞİL İŞÇİDİR!


Saya direnişi yayılıyor: Hatay, Manisa, Bursa'da iş bırakma

Saya direnişi il il yayılıyor. Hatay, Manisa ve Bursa'da sayacılar, parça başı ücretlerinin arttırılması talebiyle makineleri durdurdu.

Metehan UD/Burak ŞEFKAT
Manisa/Hatay

Adana, Konya, İstanbul, İzmir ve Antep’in ardından Hatay Antakya ve Manisa Ayakkabıcılar Sitesinde de sayacılar, parça başı ücretlerinin arttırılması ve sosyal güvencelerinin sağlanması talepleri ile iş bırakma eylemi başlattı.
Sayacıların Adana'da başlatmış olduğu iş bırakma eylemleri il il yayılarak devam ediyor. Birçok ilin ardından Manisa'nın Yunus Emre ilçesinde kurulu bulunan Ayakkabıcılar Sitesinde de sayacılar aynı taleplerle iş bıraktı. İş başı yapar gibi sabahın erken saatlerinde siteye gelen işçiler bu sefer makinelerini çalıştırmadı.

10 yıldır aynı ücrete iş yaptıklarını dile getiren işçiler, ayakkabı imalatçılarından çift başı yüzde 10 pay ve kayıt dışılığın son bulmasını talep etti. İş bırakma eylemine sitedeki sayacıların büyük bir kısmı katıldı. Bir hafta sürecek eylemin sonunda sonuç alınamazsa sayacılar iş bırakmayı sürdürecek. Manisa genelindeki yaklaşık 300 sayacının büyük bir kısmı iş bırakmaya katıldı.

KİMİ İMALATÇILAR ÜCRETİ ARTTIRDI

İç piyasaya iş üretilen sitede, imalatçıların düşük ücret verme gerekçesi ise diğer illerdeki düşük ücretler. Bazı imalatçılar iş bırakma eylemini duyar duymaz ücreti arttırsa da sayacılar site genelinde bir artış olmadığı sürece parça parça olsa da üretim yapmayacak. İş bırakmayı engellemek için geçtiğimiz cuma günü imalatçılardan biri, iki saya ustasına vermeyi planladığı işi iptal etti. Sayacılar, eylemleri kazanımla sonuçlanınca da bu imalatçıya iş dikmeme kararı aldı.

DERNEK KURACAKLAR

Sayacılar, diğer illerdeki sayacılarla da iletişim halinde ve eylemleri takip ediyor. Bugün içinde gerçekleşecek toplantıda işçiler, iş bırakma eyleminin kazanımla sonuçlanması için neler yapacaklarını konuşacaklar. Sayacılar, Manisa Ayakkabıcılar Esnaf Odasının sorunları ile ilgilenmemesine de tepkili. Ayrıca sayacılar, birlikteliklerini sürdürmek için dernek kurma çalışmalarına başlamış durumda.

ANTAKYA'DA SAYACILAR 'YETER' DEDİ

Hatay Antakya'da da sayacılar, parça başına aldıkları ücretlerin arttırılması ve sosyal haklarınin sağlanması talebiyle iş bıraktı.
İş bırakma eylemi öncesi birçok atölyeden işçilerle toplantı gerçekleştiren sayacılar bugün sabah saatlerinde işyerlerine geldi. İşyerlerinin kapılarının önünde toplanan işçiler işbaşı yapmayarak makinelerini çalıştırmadı. Yıllardır parça başına aynı ücreti aldıklarını ifade eden işçiler, Adana'da başlayan ve birçok ile yayılan eylemlerin kendilerine örnek olduğunu söyledi.

Parça başına aldıkları ücretlerde yüzde 40 iyileştirme talep eden işçiler, birçok ilde çalışan sayacıların aynı işi yapmasına rağmen farklı ücret aldıklarını ve aldıkları ücretlerde dengesizlik olduğunu, herkesin aynı ücreti alması gerektiğini, bunun için ayrıca bir düzenleme yapılması gerektiğini ifade etti. İşçiler, haklarını alana kadar iş bırakma eylemine devam edeceklerini belirtti.

BURSA'DA DA SAYACILAR BİR HAFTA İŞ BIRAKTI

Metehan UD/Burak ŞEFKAT
Manisa/Hatay

Adana, Konya, İstanbul, İzmir ve Antep’in ardından Hatay Antakya ve Manisa Ayakkabıcılar Sitesinde de sayacılar, parça başı ücretlerinin arttırılması ve sosyal güvencelerinin sağlanması talepleri ile iş bırakma eylemi başlattı.
Sayacıların Adana'da başlatmış olduğu iş bırakma eylemleri il il yayılarak devam ediyor. Birçok ilin ardından Manisa'nın Yunus Emre ilçesinde kurulu bulunan Ayakkabıcılar Sitesinde de sayacılar aynı taleplerle iş bıraktı. İş başı yapar gibi sabahın erken saatlerinde siteye gelen işçiler bu sefer makinelerini çalıştırmadı.
10 yıldır aynı ücrete iş yaptıklarını dile getiren işçiler, ayakkabı imalatçılarından çift başı yüzde 10 pay ve kayıt dışılığın son bulmasını talep etti. İş bırakma eylemine sitedeki sayacıların büyük bir kısmı katıldı. Bir hafta sürecek eylemin sonunda sonuç alınamazsa sayacılar iş bırakmayı sürdürecek. Manisa genelindeki yaklaşık 300 sayacının büyük bir kısmı iş bırakmaya katıldı.



"ZAMANINDA SURİYELİ İŞÇİLERİ BİZE KARŞI KULLANDILAR!"


10 yıldır aynı ücretle çalıştıklarını belirten sayacılar, “Zamanında bize karşı Suriyeli işçileri kullandılar ama bugün bu durum boşa çıktı. Türk ve Suriyeli sayacılar olarak birlikte hareket ediyoruz” dedi. Kurulacak dernek içerisinde Suriyelilerin de yer alacağını ifade eden sayacılar, “Bu süreci kardeşçe götürüp haklarımızı alacağız” dedi.   (Bursa/EVRENSEL)

EYLEMLE İLGİLİ VİDEOLAR

https://youtu.be/CpXVXlFRUxs

https://youtu.be/KG9DCZUDydk

https://youtu.be/Lt5FuQAIyRs

https://youtu.be/gYWAjQ3ISFA

https://youtu.be/dYxkmNKz1vI

https://youtu.be/6uSLOUjN58w

https://youtu.be/DFgtGohcrxc

https://youtu.be/wKo-d_Pxn9k

https://youtu.be/HJUbUCyTIXs

https://youtu.be/2R0bbpcPt4Q









Saya işçisinin kararlılığı patronlara TİS imzalattı




Saya işçisinin kararlılığı patronlara TİS imzalattı
                                         
İŞÇİ-SENDİKA    11 Eylül 2017 16:22

Adana saya işçileri, birlik olup mücadele ederek patronları dize getirdi. Patronlarla sözleşme imzalayan işçiler yüzde 21 zammı kabul ettirdi.
                                                                                            Cumali AKKAŞ / Volkan PEKAL  Adana

Türk, Kürt, Suriyeli... Sendika bir yana parça başı çalışan ve sigortası bile olmayan Adana saya işçileri, birlik olup mücadele ederek patronları dize getirdi. Patronlarla sözleşme imzalayan işçiler yüzde 13’ü şimdi, yüzde 8’i aralık ayında olmak üzere yüzde 21 zammı kabul ettirdi.
Adana’da saya işçileri yüzde 25 zam ve her yıl yüzde 10 zam talebiyle iş bırakarak 3 gün direniş yapmış ve patronlar bu talepleri kabul ettiklerini söylemişlerdi. Haftalıkların alındığı cumartesi günü patronların zammı vermek istememesi, zammı veren patronların da direniş biterken söz verildiği gibi sözleşme imzalamaya yanaşmaması üzerine işçiler, komitenin çağrısıyla bir araya geldi. Yapılan oylamadan direniş kararı çıkarken, bir çok atölye iş bıraktı. Polis OHAL gerekçesiyle işçilerin bir arada durmasına izin vermezken işçiler, arasta çevresinde bekleyişe geçti. Taleplerin tüm işçilere yansıması ve kalıcı hale gelmesi gerektiğine dikkat çeken işçiler, talepleri karşılanana kadar mücadele edeceklerini söyledi.

SABIRLI VE DİRENÇLİ OLURSAK KAZANIRIZ !

Burada komite adına işçilere seslenen Ömer Tahak, işçiler arasında yapılan oylamayla direniş kararını aldıklarını söyledi. Patronların sözleşmeyi aralık ayında imzalamayı teklif ederek kendilerini oyalamak istediğini ifade eden Tahak, işçiler arasındaki birliğin devam etmesi halinde kazanacaklarını söyledi. Sadaka istemediklerini vurgulayan Tahak, saya işçilerinin haklarından başka bir talebinin olmadığını belirtti. Tahak, işçilere sabırlı ve dirençli olma çağrısında bulundu.
Direnişin 1200 işçinin katılımıyla kararlılıkla sürmesi üzerine patronlar da heyet oluşturarak, komiteyle toplantı yaptı. Görüşme sonunda tüm işçilere yüzde 21 zam yapılması ve her yıl en az yüzde 8 olmak ve o günün şartlarına göre görüşmek üzere anlaşma sağlandı. 73 firmayla bütün işçiler adına imzalanan sözleşme, 1200 işçiyi kapsıyor.

SURİYELİ İŞÇİLER: BİZ KATILMASAYDIK İŞÇİLER BÖLÜNECEKTİ

Patronların ucuza çalışmak zorunda kalmalarına güvenerek ücretleri aşağıya çektiğini ifade eden Suriyeli mülteci işçiler, bunu kabul etmemek için diğer işçi arkadaşlarıyla birlikte sonuna kadar mücadeleye devam edeceklerini ifade etti.
Suriyeli işçilerin temsilcisi olarak komitede yer alan Aziz Can, ucuza çalışmayı kabul ederlerse hem kendilerinin hem Türkiyeli işçilerin zarar göreceğini belirterek   “Ucuza çalışmayı biz istemedik. 

Türkiyeli işçiler bizi yanlış anladılar. Bu birlikte hareket etmemiz için bir fırsat. 
O yüzden "sonuna kadar birlikte devam edeceğiz” dedi. Adana’ya geldiğinden beri ev kirası, yemek, su, elektrik faturasına zamlar geldiğini ifade eden Can, devam etti: 

“Bir bize zam gelmiyor. Hepimiz kardeşiz. Bize ‘Burada ekmeğimizi beraber yiyoruz. Ekmeğimize beraber sahip çıkalım’ dediler. Biz de üzerimize düşeni yapıyoruz. Bizimle ilgili ön yargıları ortadan kaldırmanın zamanı. Biz katılmasak saya işçileri bölünecekti.”

Kendilerinin istedikleri 50 kuruşluk zammın patronlar için 10 aylık 10 bin liraya tekabül ettiğini ifade eden Can, patronlar kendi çalıştıkları çarşı içerisindeki işyerlerine lüks arabalarla gelirken kendisinin bir bisikleti bile olmadığını belirtti. Can “Onlar gittikçe zenginleşirken biz fakirleşiyoruz. Biz hakkımızı istiyoruz” dedi.

5 yıldır Adana’da olan bir başka Suriyeli Mülteci İşçi Mahmut İbrahim, Suriye’de de yaptığı mesleği burada da bir atölyede başka bir sayacının yanında yaparak devam ettiriyor. Evli ve iki çocuk sahibi olan İbrahim, iş bırakma sebeplerini şöyle sıraladı: “Burada sizin işiniz çok zor. Çalışıyorum, çalışıyorum elimize bir şey geçmiyor. Elektrik, su, kira, yeme içme, çocukların masrafını çıkarınca elimize bir şey kalmıyor. Geldiğimde döner 2.5 liraydı. Şimdi 4 lira oldu. Ancak ücretlerimiz yerinde sayıyor. Haftada 400 liraya çalışıyorum. Zam olursa bizim ücretimiz de artacak. Kazanırsak seneye de zam alırız” dedi. Suriye’den kendi ailesi ile birlikte 16 kişi gelen İbrahim, ilk yıllarda zorluklarla karşılaşmış. Adana’ya ilk geldiğinde ayrımcılık yapanlar da, kendilerine yardımcı olanlar da olduğunu dile getiren İbrahim, “Şimdi burada herkes bir. Ayrımcılık yok” diye konuştu.


Son Düzenlenme Tarihi: 11 Eylül 2017 18:55


https://youtu.be/cHDePIw9uQM

25 Eylül 2017 Pazartesi

Sayacı çocuk işçi: Haftalığım 200 lira olursa mutlu olurum!
                                                             EVRENSEL      /   İŞÇİ-SENDİKA    23 Eylül 2017 05:16

Sayacı çocuk işçi: Haftalığım 200 lira olursa mutlu olurum!

İzmir Işıkkent Sitesi'ndeki iş bırakma eylemine çocuk saya işçileri de katıldı. Çocukların talepleri, çocuk işçiliğin geldiği noktayı ortaya koyuyor.
Metehan UD/ İzmir

Işıkkent Sitesi’nde çalışan çocuk işçiler de haftalıklarının arttırılması talebiyle iş bırakma eylemlerine katıldı. Çocukların talepleri, Türkiye’de çocuk işçiliğin ne durumda olduğunu ve çocukların nasıl sömürüldüğünü ortaya koyuyor: “150 lira alıyorum. Şu an tek beklentim zam. 200 lira olursa çok mutlu olurum.”
İzmir Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi’ndeki eylemlerin dikkat çeken bir özelliği ise çocuk işçilerin de yürüyüşlerin en başında olması. Çocuklar da beraber çalıştıkları sayacılarla birlikte eylemlere katıldı. Onların da talebi haftalıklarının artırılması.
Okula gidemeyip her sabah erken saatlerde sitenin yolunu tutan çocuk işçiler yetişkinlerle birlikte günde 12 saat çalışıyorlar. Sitede hemen hemen her atölyede bir çocuk, site genelinde de yüzlerce çocuk işçi bulunuyor. Çocukların büyük bir kısmı ise savaş mağduru Suriyeli mülteci çocuklar. Genellikle ip temizleyen ya da getir götür işlerini yapan çocuk işçiler hemen hemen yarı yarıya ücret alıyor. Öte yandan kimyasallara da maruz kalıyor.

POLİS: NEDEN EYLEMLERE KATILIYORSUNUZ?

Eylemlerde yaşanan ilginç bir olay da polislerin çocuk işçilere yönelik uyarısıydı. Polis amirleri çocuk işçileri ‘Neden eylemlere katılıyorsunuz’ sözleri ile engellemeye çalıştı. Sayacılar ise onların da sömürüldüğünü belirterek eylemlere katılmalarının hakları olduğunu ifade etti ve polisin müdahale etmesini engelledi.


‘KARDEŞLERİM OKULA GİDEBİLSİN DİYE’

Konuştuğumuz çocuk işçilerden 14 yaşındaki Muhammed, 3 yıldır sitede çalıştığını belirterek “Çevirme yapıyorum, solüsyon sürüyorum. Sabah sekizde dükkanda oluyorum, akşam sekize kadar çalışıyorum. Uyumayı özledim. Türkiye’de okula gidemedim, isterdim ama kardeşlerim okula gidebilsin diye çalışıyorum. 220 lira haftalık alıyorum. En azından 250 olursa güzel olur. Ayakkabıcıların içi çocuk dolu. 6-7 yaşında çocuk var” dedi.

‘BABAM BİR MESLEĞİN OLSUN DEDİ’

13 yaşındaki Salih de 3 aydır çalıştığını belirterek şunları söyledi: “Babam ve kardeşimle aynı yerde çalışıyorum. Babam çalışmamı istedi çünkü okula gitsem bile üniversiteyi kazanmam imkansız. Babam en azından burada çalışarak bir mesleğin olsun dedi. Ama okulda olmayı isterdim, elektrik mühendisi olmak istiyorum.”

‘HAFTALIĞIM 200 LİRA OLURSA MUTLU OLURUM’

16 yaşındaki Zekeriya da 4 senedir sitede çalıştığını belirterek, “Çalışmak zorunda kaldım. Okula gidemedim çünkü babamın tek başına çalışması yetmedi. İki kardeşim okula gidiyor. Artık bu saatten sonra okul benim için olmaz. Babam da aynı şekilde ayakkabıcı. Ben haftalık 150 lira alıyorum. Şu an tek beklentim zam. 200 lira olursa çok mutlu olurum” diye konuştu.



Sorunlarımız ortak çözüm de ortak olmalı

Adana'dan saya ustası Mehmet Alyakut, çalışma koşullarını, taleplerini ve çözüm önerilerini yazdı.

MEKTUP                                                                   23 Eylül 2017 04:59

Merhaba Evrensel gazetesi okurları.

Biz bu mesleğe 15-20 yılımızı vermiş sayacılarız. Dışarıda, örneğin bir mağazada 15-20 sene çalışan biri ya emekli oluyor ya da orada şef oluyor. Biz 15-20 senemizi veriyoruz. Adam bize ‘Sen git başka sayacı getiririm’ diyor. Bu işe yıllarımızı verdik. Sigortamız, güvencemiz bile yok. Bize asgari ücret 1400 lira diyorlar. Yatmayan primimizi, fazla çalışmamızı hesap etmiyorlar. Hesap kesiminde bize 2 bin 500 lira alıyorsunuz diyorlar. Alıyorum da bunun hepsini ben almıyorum ki. Yanımda çalışan kalfaya 450 lira haftalık veriyorum. Dükkan kirası, iplik parası, makinesini çıkarınca birlikte çalıştığım işçiden aylık 100 lira fazlasına denk geliyor. Yıllardır ustalık yapıyorsam en az bin lira kazanmam lazım. Ev geçindiriyoruz, kira veriyoruz, sosyal ortamımızın olması için en az bin lira haftalık almamız lazım.

Zam istediğimde diyordu ki “Sana günlük 20 çift daha vereyim. Oradan telafi edersin.” “Ben zaten akşam 10’da eve gidiyorum. Daha fazla kazanmak için 11’de mi gideyim? Ben insanım. Hayvana benzer bir halim mi var? Sen çift başı 3 lira yerine 6 lira versen de ben 8 saat çalışsam” dedim, tepki gösterdi. Bizim çalışma şeklimiz böyle. Para kazanmak için daha fazla çalışmak zorundayız. Bazı patronlara “Sen sayacı masrafını ne gösteriyorsun?” diye sorduğumda 5,5 diyorlar. “Peki 5,5 liradan vazgeçtim. 4,5 lira neden vermiyorsun?” diye sorduğumda susuyor. Biz atölyenin dışında çalışıyoruz. Patronların biri bana diyor ki “Dükkan iste sana dükkan vereyim.” Kalfa, kesici içeride çalışıyor. Onlar da çift başı çalışıyor.

Şu anda diğer illerde de aynı sorunlardan kaynaklı eylemler sürüyor. Bu sorunların çözümü bizim parça başı yerine içeride çalışmamız. İçeride çalışırsak daha düzenli çalışma saatlerimiz olur. Sosyal güvencemiz ve iş güvencemizin olması gerekir. Sayacıların sorunları ortak çözümün de ortak olması lazım. O yüzden eylemde olan sayacı arkadaşlarımızı destekliyoruz. Bugün zam alıyoruz ama bunun devam etmesi için tekrar iş bırakmamız gerekecek. Bizim öncelikle bir sendikaya üye olmamız ve sigortalı çalışmamız gerekiyor.