9 Ekim 2017 Pazartesi

İzmir'deki sayacılar: Hep birlikte şalteri indirelim

İŞÇİ-SENDİKA    08 Ekim 2017 04:13
Kayıt dışı bahane, teşvik şahane


    
İzmir'de ücret artışı talebi ile pazartesi günü bir kez daha iş bırakacak sayacılar, tüm sayacılara ‘Hep birlikte şalteri indirelim’ çağrısı yapıyor.
                                                                     Metehan UD / İzmir

Pazartesi bir kez daha iş bırakarak parça başı ücretlerinin arttırılmasını isteyecek olan İzmir’deki sayacılar, meslektaşlarına ‘Hep birlikte şalteri indirelim’ çağrısında bulundu. Saya eylemlerinin sıçradığı İzmir’de sayacıların mücadelesi sürüyor. Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesinde çalışan ve geçtiğimiz haftalarda iş bırakan ancak talepleri karşılanmayan sayacılar pazartesi bir kez iş bırakma kararı alarak imalatçılardan taleplerini yerine getirmesini isteyecek. Sayacılar, parça başı ücretlerinin yüzde elli arttırılmasını talep ediyor.

“Mesleğe girdiğimde sigortam yapılmış olsaydı şimdi benim günlerim dolmuştu” diyen 15 yıllık Saya Ustası Sinan Çelik yaşadıkları sorunları şu sözlerle dile getirdi: “Burada kaçak işçilik var. Bir atölyede 50 kişi çalışıyorsa bunların 10’u sigortalı yapılıyor. Haklarımızın hiç birini alamıyoruz. Çalışma şartları çok kötü, insanların haklarını yiyorlar. Normalde 8 saat çalıştırılması gereken biri, sabah saat 08.00’de başladığı işi gece 22.00’de ancak bırakabiliyor. Köle sistemine resmen geri döndük.”

58 yıldır bu mesleği yaptığını ve senelerdir sayacıların haklarını almadan çalıştığını söyleyen Tevfik Saraç da “Saya demek ayakkabının yüzde 75’i demektir. 15 yıldır, ücretlerimiz aynı. Hepimiz perişan durumdayız. Günde 12-13 saat çalışıp evlerine para götüremeyen arkadaşlarımız var. Hiçbir işveren bizimle konuşmuyor. Derdimizi dinlemiyor, bizi muhatap bile almıyorlar. Çünkü onların tuzu kuru. İşveren mevsimine göre araba değiştiriyor. Ama bizim arkadaşlarımızın birçoğu evine ekmek götüremediği için eşlerinden ayrılıyor. Durum bu kadar acı. Sesimizi duyan yok. Bu sefer başarılı olacağız. Talepler yerine getirilmeden iş başı yapmayacağız. Artık tıkanma noktasına geldi” diye konuştu.

‘BİRLİK OLMAZSAK SORUN ÇÖZÜLMEZ’

26 yaşında olan ve 12 yıldır bu mesleği yapan Feyyaz Akın ise, yıllarının birikiminin artık isyana dönüştüğünü söyledi. Akın, “Çıraklığımdan beri aynı parayla çalışıyorum. Biz yıllarımızı verdik bu mesleğe ama işçi statüsünde bile değiliz. Her gün 14 saat çalışıyorum fakat kazandığım para yalnızca ev kirası, mutfak masrafı ve yola gidiyor. Bugün Işıkkent’te çalışan herkesin şalteri kapatması gerekiyor. Başka türlü bu sorun çözülmez. Birlik içerisinde mücadele etmeliyiz ancak o zaman kazanım elde ederiz. Çağrımız bütün sayacılaradır” diyerek sayacılara çağrıda bulundu.

‘SÜREKLİ ARKADAŞLARIMIZ ÖLÜYOR’


Yıllarını bu mesleğe verdiğini ve astım hastası olduğunu belirten Saya Ustası Ali Boyalı tepkisini şöyle dile getirdi: “Kötü şartlardan dolayı bir haftadan beri çalışmıyorum. Dayanabildiğimiz sürece çalışmayacağız. Adana ve birçok ilde başarı sağlandı. Biz de başaracağız. Sayacılar ayaklanıyorsa bunda bir şey vardır. Haklarımız gasp ediliyor. Benim yaptığım ayakkabı 600’e satılıyor ama bana 6 lira vermiyor. Malzemeye para yetmiyor. Sabahtan akşama zehirli madde soluyorum, tüy yutuyorum. Benim ciğerimi kim temizleyecek. Sürekli arkadaşlarımız ölüyor. Hepsi sessiz sedasız gitti. Bizler kaderine bırakılmış durumdayız. İmalatçılar bir arada ama bu sefer sayacılar da birlik içinde olacak.”

5 Ekim 2017 Perşembe


Kayserili sayacı Tuncay Usta:
Yardım değil hakkımı istiyorum!

  İŞÇİ-SENDİKA
   05 Ekim 2017 05:43

Sayacı Tuncay Öztürk 'Helalden kazanmak isteyene para yok, haramdan kazananlara para akıyor. Ben yardım değil hakkımı istiyorum' diyor.


Kıbrıs savaşı sonrasında Türkiye’ye geldiklerinde, adını doktorlar koyuyor. Nüfus cüzdanında da Özgür Öztürk yazıyor ama ailesi ve arkadaşları ona Tuncay diye sesleniyor. Tuncay Öztürk, kardeşleriyle birlikte yıllardır saya atölyesinde çalışıyor. “Kayseri’de saya işiyle uğraşıp, Tuncay Usta’yı tanımayacak yoktur” diyor arkadaşları. Heyecanı ve tepkileriyle tüm arkadaşlarının gözdesi olan Tuncay Usta’yla, Kayseri saya işçileri ve esnafların durumu üzerine sohbet ediyoruz. 

‘DERTLERİMİZİ ANLATSAM ANSİKLOPEDİ OLUR!’

Onlarca büyük ayakkabı firmasına üretim yapan Tuncay Öztürk başlıca sorunlarını şöyle anlatıyor: “Günümüz ekonomik şartlarında biz de rahat edelim istiyoruz, insanların arasında ezilmeyelim diyoruz. Maddi yönden insanlar sırtını bir yerlere dayamış ve vücut diliyle hava atıyor, sen de altında kalıyorsun, yani manevi eziklik hissediyorsun. Saya sanatında öyle bir zulüm var ki had safhada. Kayıt dışı ekonomide çalışıyorsun, dükkan kirası, yol parası sana ait. Mesela bir makine, iğnesi, yağı hepsi sana ait. Örneğin çifti 2.5 liraya dikiyoruz, 96 çift diksen 250 lira falan ediyor. Grup olarak diktiğimiz için kişi başına 70-80 lira ancak ediyor. Biz haftalığı kurtarmak için 13-14 saat çalışıyoruz. Bu da ne demek oluyor, eşimize, çocuğumuza ayıracağımız vakitten çalıyoruz.”
Lise mezunu olmasına rağmen çocuklarına eğitim hayatında yardımcı olamadığını ifade eden Tuncay Öztürk, “Vücudum yorgun, nasıl ders çalıştırayım? Gelin misafirimiz olun da görün, on dakika yemeği yer hemen geri çalışmaya başlarsın. Kimyasal işle uğraşıyoruz, sabah boğazımız acıyor. Hangi derdimizi anlatayım, inan anlatsam ansiklopedi olur” diyor. “Ayakkabı bir gösteriş sanatıdır” diyen Öztürk şöyle devam ediyor: “Bizim içimizde bugüne kadar örgütlenmek yoktu. Ben dikmediğimde öteki gidip dikerim diyordu. Boş kalacağım, aç kalacağım diye korku vardı. Çok şükür son günlerde korku kalmadı.”

‘HELALDEN KAZANMAK İSTEYENE PARA YOK!’

Yaşadıkları sorunların sistemle de ilgili olduğunu ifade eden Tuncay Öztürk, “Bu sistemde helalden kazanma bitmek üzere. Alın teri bitmek üzere! Bize, ‘Asgari ücretle çalış’ diyor yönetenler, sen benim gibi eşekten düş, asgari ücretle çalış, köhne evlerde otur delikanlılığını göreyim. Ben onlar gibi milyarlık olayım valla keramet gösteririm, bulutun üzerinde namaz kılarım” diyor. Çocuğunun cezaevinde olduğunu ve düzenli olarak para, kıyafet göndermesi gerektiğini ifade eden Tuncay Öztürk, “Benim evim kira ben evliya değilim ki keramet göstereyim. Ben kimle muhatabım, devletle! Bana bir kimlik vermiş, benim sosyal hakkımı vermek zorunda. Biz diyelim ki iki kardeşiz, sen bana para vermez de yerlerde sürünürsem ben sana nasıl gardaşlık yapayım, ben sana nasıl milliyetçilik yapayım, nasıl dindarlık yapayım. Ben evimin geçimine uğraşıyorum. Sen beni sömürüyorsun kardeşim ya, firma sömürüyor, devlet sömürüyor” diye konuşuyor.
Sohbetimiz boyunca konuşmasının neredeyse tamamını dini referans alarak tamamlayan Tuncay Öztürk, şunları söylüyor: “Ben seni köle olarak çalıştıracağım ama maddiyata gelince vermeyeceğim. Bu direkt Allahsızlık, parayı vermemek için girmedikleri kılıf kalmıyor. İnsanları Allah ile peygamber ile kandırıyorlar. Devletim bile bana zulmediyor. Öz Türk’üm, öz Müslüman’ım ama zulüm altındayım. Helalden kazanmak isteyene para yok, haramdan kazananlara para akıyor. Ben kendi hakkımı istiyorum, babasının hayrına bir şey istemiyorum.”

‘TEK SEÇENEK: BİRLİK, BİRLİK, BİRLİK!’

“Devlet bizim mağduriyetimize el atsın eğer devletse” diyerek kaldığı yerden devam eden Tuncay Öztürk, “Ya alsın ya versin! Üçüncü bir yolu yok. Ben çalışıyorum, çocukluktan beri bu sanatı öğrendim, devlet hakkımı garanti altına alsın. Ben yardım değil, hakkımı istiyorum. Popçuya, topçuya sanatçı diyorlar, ben senin ayağına hizmet ediyorum! Borçtan kurtulamıyorum! Ölsem gitsem kul hakkıyla gideceğim. Sistem bozuk, böyle konuşmakla içim soğumaz. Karşıma geçsinler, ilmime güvenirim. Benim inandığım Allah layıkıyla adalet sahibi, onların Allah’ı ile benim inandığım Allah bir değil! Bir kez adliyeye düştük, paramız yok başımıza gelmeyen kalmadı. Avukat masrafı, mahkeme masrafı bilmem kaç milyar” diyor.
“İşte tüm anlattığım bu sorunlar nedeniyle bir araya geldik, toplandık. İnşallah dernekleşeceğiz” diyen Öztürk şöyle devam ediyor:

“Antep, Konya, Adana neresi olursa olsun, oradaki sayacılarla da dayanışma içinde olmalıyız. “

Biz bugün burada grev yaptığımızda patron işleri yapmaları için diğer illerin sayacılarına göndermeye kalkacak. Oradaki işçiler, ‘Hayır kardeşim almıyoruz’ derse patronları köşeye sıkıştırırız. Yani tek seçeneğimiz var bu saatten sonra: Birlik, birlik, birlik.” 

VERGİ KAÇIRMAK HARAM, YÜKSEK VERGİ ALMAK ZULÜMDÜR

Dine müdahaleler olduğunu, bu duruma dindar biri olarak karşı olduğunu da vurgulayan Tuncay Öztürk, “Hatıroğlu Camii’nde imam, ‘Vergi kaçırmak haramdır’ diye hutbe veriyor. Ben de diyorum ki, yüksek vergi almak zulümdür ve zulüm ise haramdır İslam dininde. Hutbede taraflı konuşuyor imam. Doğruyu konuşsa maaşı kesilecek. Böyle düzen olur mu?” diyor. 

Kayseri'de saya işçileri yeniden iş bıraktı

150 ATÖLYEDE İŞLER DURDU

Kayseri'de yaklaşık 150 saya atölye sahibi ve işçiler talepleri karşılanıncaya kadar atölyelerde üretimi durdurdu. Kayseri Saya Emekçileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Girişimi de üretimin durdurulduğu gün ilan edildi. Firmalarla görüşme yapılması için temsilciler seçilirken, kararlar ortak alınıyor. Firmalarla yapılan görüşmeler de devam ediyor.           
(Kayseri / EVRENSEL)


Kayseri'de saya işçileri yeniden iş bıraktı

Kayserili sayacı Tuncay Usta: Yardım değil hakkımı istiyorum

İŞÇİ-SENDİKA
  
 04 Ekim 2017 12:36
      
Kayseri'de saya işçileri, patronların verdikleri sözden cayması üzerine yeniden iş bıraktı. İşçiler kararlılıklarını yineledi.

Kayseri saya işçileri, haklarını alabilmek için pazartesi günü atölyelerde üretimi durdurmuştu. Salı günü patronların taleplerinin bir kısmını kabul etmesi üzerine üretime yeniden başlandı. Ancak üretime başlanmasının hemen ardından saya işçilerinin ifadesiyle “U dönüşü” yapan patronlar zammı vermeyi reddetti. Saya emekçileri bunun üzerine yeniden iş bıraktı.

Patronların bir kısmının talepleri kabul edip sonradan vazgeçmesini değerlendiren saya emekçileri, “Patronlar birlikte konuştu, hepsi bir masaya birleşip oturdu.  'İşçiye vermeyelim' kararı verdiler. Ama biz de boş durmayacağız, birlikte olmaya kararlıyız” dedi.

Suriyeli bir işçi, “Beş ülkede çalıştım, sayacılar her zaman her yerde eziliyor. Bizi Antep’e mal göndermekle tehdit ediyorlar” diyerek tepki gösterdi.
İşçiler, Antep'teki saya işçilerine dayanışma çağrısı yaparak “Hakkımız için birbirimize sahip çıkmak zorundayız” dedi.

"Sözlü olarak değil, kağıt üstünde anlaşılmalı" diyen saya işçileri, “Anlaşılan fiyattan cayan patronlar, işçileri teker teker bölmeye çalışıyor. Bir kişi verilen zammı kabul etse bölecekler ama emekçiler o durumda değil. Emeğine sahip çıkıyor” dedi. (Kayseri/EVRENSEL)

2 Ekim 2017 Pazartesi

NİLGÜN TUNÇ ONGAN

Saya direnişleri 
 
Evrensel’ den  Nilgün TUNÇCAN ONGAN  yazdı


Eylül ayı Türkiye genelinde saya işçilerinin direnişine sahne oldu. Adana’da başlayan iş bırakma eylemleri İstanbul, Konya, Antep, İzmir ve Manisa’da devam etti. İşçiler; düzenli zam, eşit ücret ve insanca çalışma saatleri yanında çocuk işçiliğine de son verilmesini istiyor.
Saya direnişleri, ekonomik talep ve kazanımları yanında sınıf mücadelesinin toplumsal barışa olan katkısını ortaya koyan çok önemli bir deneyim. Türkiyeli ve Suriyeli işçilerin sınıf talepleri etrafında birleşmeleri, birlikte yaşama olanaklarını genişletebilmenin de başlıca güvencesi.
Türkiyeli işçiler, derinleşen sömürü koşullarının Suriyelilerin varlığından değil sömürüye daha açık olan konumlarından kaynaklandığını anlamış durumdalar. Onun için de birlikte mücadele ediyorlar. Oluşturdukları komitelerde Suriyeli işçiler de var. Eşit ücret talebinin en az düzenli zam kadar önemli olduğunun farkındalar.
Evrensel gazetesine konuşan Suriyeli işçiler ise ortak mücadele edebilmenin kazanımdan daha önemli olduğunu belirtmişler. Maruz kaldıkları dışlanma ve saldırıları sınıf mücadelesiyle aşabildiklerinin bilincindeler. Hatta Suriye’ye dönecek olanların bu deneyimi kendi ülkelerine de taşıyacaklarını düşünüyorlar.
Direnişlerin ortaya koyduğu bir diğer konu da, saya işçilerinin geçmişteki deneyimleri unutmamış olduğu. Gazeteye konuşan işçilerin önemli bir bölümü yıllar öncesindeki direnişlere gönderme yaparak, taleplerini ancak bu şekilde gerçekleştirebildiklerini söylemişler. Yüzde 25 zammın kabul edildiği Adana’da işçiler, bundan önceki son zammı 2012 yılında yine mücadeleyle almış olduklarını hatırlatıyorlar. Antep'te ise saya işçilerinin 32 yıl önceki iş bırakma eylemini en genç işçiler bile biliyor. Ustadan çırağa anlatılarak bugüne kadar gelmiş.
Sayacılık, uzun çalışma süreleri ve güvencesizliğin yanı sıra çalışma koşulları bakımından da oldukça zor bir iş. İşçilerin saatler boyunca solumak zorunda kaldığı kimyasallar aynı zamanda yanıcı ve patlayıcı özellik de taşıyor. Kullanılan yapıştırıcıların üzerinde ‘+18’ yazmasına rağmen çocuk işçiliğinin son derece yaygın olduğu bir alan.
İzmir için hazırlanan bir raporda, Ayakkabıcılar Sitesinde çalışan 45 bin işçiden 5 bine yakınının çocuk olduğu belirtiliyor. Toplam işçiler içinde kayıtlı olanların sayısı ise sadece 3 bin.
Türkiyeli işçilerin taleplerinin bastırılması için Suriyelilerin bir tehdit unsuru olarak kullanıldığına raporda açıkça yer verilmiş. Bununla beraber hakkını arayan Suriyeli işçiler ise işten atılıp, sınır dışı edilmekle tehdit ediliyor. Dolayısıyla 2014 yılında Suriyelilerin çalıştırılmasına karşı yapılan eylemlerin, bugün çalışma koşullarının iyileştirilmesi için ortak bir mücadeleye dönüşmüş olmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak lazım.
Çocuk işçilerin hemen hemen tüm atölyelerde yer aldığı, çoğunluğu Suriyelilerden oluşan bu çocuklar için çalışma yaşının ise 6’ya kadar indiği belirtiliyor.

Bu vesileyle hatırlatalım; sanayi devrimi dönemindeki çocuk sömürüsünü anlatan kayıtlarda da, çocuklarda işe başlama yaşının 6 yaşa kadar inmiş olduğuna dikkat çekiliyor.


Sayacılar birlikle başarıya ulaşacak

İŞÇİ-SENDİKA MEKTUP    02 Ekim 2017 05:25
     
Ayakkabı İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğinden Ömer Tahak, Adana'dan direnişteki tüm saya işçilerine mesajını Evrensel'e yazdı.


Sayacıların iş bırakma eylemi sürüyor

Ömer TAHAK

Ayakkabı İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği - Adana

Merhaba sayın Evrensel okurları,

Adana saya işçileri ve emekçileri olarak, Türkiye işçi sınıfı hareketi açısından el birliği ile çok önemli bir şey işe imza attık. Türkiye’nin bu karanlık günlerinde hukuk ve ahlak dışı olayların olduğu bir anda; kısacası OHAL kapsamında işçilerin her türlü hak ve taleplerinin önünün kesildiği, görmezden gelindiği, hiçe sayıldığı bu zamanda Adana saya işçilerinin mücadelesinin kazanımı herkes açısından bir umut oldu.

Türkiye’nin çeşitli illerinde sırasıyla İstanbul, Gaziantep, Konya, İzmir, Manisa, Hatay ve Bursa’da yürütülen saya işçilerinin bu haklı ve hakkaniyetli mücadelesini dernek başkanı olarak selamlıyor ve saygı ile önünüzde eğilmek istiyorum. Türkiye ve dünya işçi sınıfı şunu unutmamalı ki “Birlikten kuvvet doğar.” Dayanışma, birlik ve beraberliğin örgütsel olarak etkinleştirirseniz, inanıyorum ki tüm saya işçilerimiz bu haklı direnişin kazananı olacaktır. Ayakkabıcılığın olmazsa olmazı olan sayacılık ve bunun sanatkarı olan siz değerli saya ustaları-işçileri, hak ettiğiniz değeri ve saygıyı, sağlıklı çalışma koşullarını mutlaka direne direne, söke söke alacağınıza inancım tamdır. Bu inanç ve azimle birlik ve beraberlik ile başarıya ulaşacağız.

Adana saya işçileri olarak 2012 yılından bu yana göstermiş olduğumuz direniş ve emek mücadelesinde hep yanımızda olan; kalemi, kameraları, muhabirleri ve tüm ailesiyle hak ve emek için yazan ve çalışan Evrensel gazetesine de çok teşekkür etmek istiyorum. Adana saya işçileri olarak bütün gücümüzle Manisa Konya, İzmir, İstanbul, Hatay ve Bursa’daki saya işçilerinin yanında olduğumuzu, bundan sonra da yanlarında olacağımızı bilmelerini istiyorum. Fabrikalar, tarlalar ve siyasi iktidar emekçinin olana kadar bu mücadeleye devam edeceğiz. Saygılar sunuyorum.


1 Ekim 2017 Pazar

Patronlar gülerken işçiler ölüyor!


shoexpo izmir ile ilgili görsel sonucu

 





Shoexpo büyüdü sektör  (PATRONLAR) sevindi

DHA

21.10.2016 - 13:56


AYAKKABI-çanta sektörünün nabzını tutan fuar Shoexpo İzmir, yüzde 24'lük bir büyümeyle 40. kez kapılarını açtı. Yabancı yatırımcılar ürün yelpazesinden memnun olurken, yerli üreticiler ise iş görüşmelerinden umutlu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından düzenlenen 40. Shoexpo-İzmir Ayakkabı ve Çanta Fuarı, Fuar İzmir'de sektör temsilcilerini buluşturdu. Ayakkabı ile çanta modasının yeni sezon trendlerinin yer aldığı fuarda, yerli ve yabancı satınalmacılar “B2B-İkili İş Görüşmeleri" ile bir araya geldi. Geçtiğimiz sezon 2'si yabancı 132 firmanın katıldığı Shoexpo, 40. yaşında yüzde 24'lük bir büyüme gerçekleştirerek katılımcı sayısını 163'e çıkardı. Yanlızca profesyonel ziyaretçiye açık olan fuarda, İspanya, İtalya, Malezya ve Yunanistan'dan 8 yabancı marka da ürünlerini sergiledi. Katılımcıların daha fazla çeşit ve kaliteli ürünle yer aldığı fuarda ikili iş görüşmeleri de olumlu geçti. Yabancı ziyaretçiler ile katılımcı firmalar arasında ikili iş görüşmeleri gerçekleştirildi. İkili görüşmelerin yanı sıra tek tek stantları dolaşan yabancı yatırımcılar, fuarda yer alan ürün yelpazesi ve kalitesinden etkilendiklerini belirtti. Yatırımcıların birçoğu da daha önce ticari ilişkilerde bulundukları firmalarla güven tazeledi. Yabancı ziyaretçiler, bir sonraki Shoexpo'ya geleceklerinin sözünü verdi. Verimli geçen iş görüşmeleri ile yabancı satınalmacılar ve Türk üreticiler, yapılacak anlaşmalar için zemin hazırladı. Ortadoğu ülkelerinden gelen ziyaretçilerin ağırlıkta olduğu görüşmelere, Avrupa ve Afrika ülkelerinden gelen ziyaretçiler de yoğun ilgi gösterdi. Fuara, ilk iki günde 49 ülkeden profesyonel ziyaretçi geldi. Gelen ülkeler şöyle; 

"ABD, Almanya, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, BAE, Bulgaristan, Cezayir, Çin, Ermenistan, Filistin, Finlandiya, Fransa, Güney Afrika, Gürcistan, Hindistan, Irak, İran, İspanya, İsrail, İsviçre, İtalya, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, KKTC, Kosova, Kuveyt, Lübnan, Makedonya, Mauritius Cumhuriyeti, Meksika, Mısır, Moldova, Nijerya, Pakistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Samoa, Suudi Arabistan, Tayland, Tunus, Ukrayna, Ürdün, Yunanistan."

AYAKKABININ TARİHİ SHOEXPO'DA

Diğer yandan İzmir Ayakkabıcılar Odası standında yer alan tarihi ayakkabılar da ilgi gördü. Bugüne dek İzmir'de gün yüzüne çıkmış en eski ayakkabılar, Fuar İzmir'de ilk kez sergilendi. Stantta, tahta çivi kullanılarak elde üretilen 600 yıllık ayakkabı ile 300 yıl önce kullanılmış bir gelin ayakkabısı ve üzerindeki her bir altının bir yaşı işaret ettiği çocuk ayakkabısı dikkat çekti. İzmirli bir ayakkabı ustasının ürettiği, Harry Potter filminde kullanılan ayakkabı da sergilenen ürünler arasında yer aldı. 

YABANCI ZİYARETÇİLER NE DEDİ?

Adel Waleed Za'tary (Filistin Deri Federasyonu Başkanı-Ziyaretçi): Fuara 13 kişilik bir satın alma heyetiyle, ikinci kez geldik. Ağırlıklı olarak kadın abiye ve erkek ayakkabısı üzerine çalışıyoruz. İtalya ve Almanya ayakkabı fuarlarını da ziyaret ettik ama İzmir organizasyonuna çok keyifle geliyoruz. Son yıllarda Çin'den yaptığımız tedariği Türkiye'ye yönlendirdik. Çünkü kaliteli ürünleri uygun fiyatla alabiliyoruz. Coğrafi olarak da yakın olduğumuzdan, tercihimizi Türkiye'den yana kullanıyoruz. İkili görüşme alanı, firmalarla yaptığımız görüşmeleri rahatça yapmamızı sağlıyor. Tekrar geleceğiz.

Igor Klımchuk (Ukrayna-Ziyaretçi): 20 yıldır hakiki deri ayakkabı satışı yapıyorum. İtalya, Çin, Almanya ve İstanbul'daki fuarlara katıldım. İzmir'deki fuara ilk kez geliyorum, harika bir organizasyon. Fuar alanı çok başarılı, fuarcılık yatırımlarınızı da takdir ettim. İki ülke arasındaki sektörel ilişkiler son zamanlarda güçlendi. Türk üreticiler yurtdışında daha da başarılı olabilecek bir güce sahip. Dünya gündemi ne kadar kötü olursa olsun ülkelerin ticari kardeşliği bundan etkilenmez. Türklerle sıkı dostluklarımız var, daha da iyi olacak.


Manpreet Sıngh (Hindistan-Ziyaretçi): Kadın ayakkabısı üzerine 20 yıldır çalışıyoruz. Geçen fuara gelmiştik. Çok memnun kaldığımız için yine geldik ve daha iyi bir fuarla karşılaştık. İtalya, Almanya ve Çin fuarlarını da ziyaret ediyoruz. İkili iş görüşmelerinin en iyi yanı fuara katılan firmalarla organizasyon öncesinde randevulaşarak ortak bir zaman ve mekan yaratabilmemiz. Bu da görüşme kolaylığı sağlıyor. Türk ayakkabı sektörü, iyi ürünü iyi fiyata pazarlıyor fakat ihracat yapma konusunda cesur değil. Ayakkabı sektörü ölmeyecek sektörlerden, biraz cesaret…

Markku Jarmala (Finlandiya-Ziyaretçi): İlk kez geliyorum. Çok iyi organize edilmiş bir fuar. Fuar İzmir ise bir fuar için çok uygun bir yer. Birkaç görüşme yaptık ülkeme döndüğümde değerlendireceğim. Bundan sonraki fuarlara da gelmek istiyorum.

İZMİR, (DHA)